Prostrate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prostrate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prostrate Nedir?

Prostrate kelimesi Türkçe’de “yere serilmiş, yüz üstü yatmış, boyun eğmiş” anlamlarına gelir. İngilizce kullanımda ise “yere serilmiş, uzanmış” şeklinde ifade edilir.

1. He lay prostrate on the ground.
   (O, yerde yüz üstü uzanmıştı.)
2. The soldiers were ordered to prostrate themselves in front of the general.
   (Askerlere generalin önünde boyun eğmeleri emredildi.)
3. The heat left me prostrate for hours.
   (Sıcaklık beni saatlerce yere serilmiş halde bıraktı.)
4. The wrestler was prostrate on the mat after the match.
   (Güreşçi, maçtan sonra minderde yere serilmişti.)
5. She fell prostrate at the news of her father’s death.
   (Babasının ölüm haberini duyunca yere serilerek düştü.)
6. The patient was prostrate with grief.
   (Hasta, üzüntüden yere serilmişti.)
7. He found her prostrate on the floor.
   (Onu yerde yüz üstü buldu.)
8. The runners were prostrate at the finish line.
   (Koşucular, bitiş çizgisinde yere serilmiş haldeydi.)
9. The dog lay prostrate in the sun.
   (Köpek güneşte yere serilmişti.)
10. He was prostrate with exhaustion after the long hike.
    (Uzun yürüyüşten sonra yorgunluktan yere serilmişti.)
11. The defeated boxer was prostrate on the mat.
    (Yenik boksör minderde yere serilmişti.)
12. The sick man was prostrate in his bed.
    (Hasta adam yatağında yere serilmişti.)
13. The yogi instructed the students to prostrate themselves in front of the altar.
    (Yogi öğrencilere, sunağın önünde yere serilmelerini öğretti.)
14. The farmer was prostrate with exhaustion after a long day in the fields.
    (Çiftçi, tarlalarda geçirdiği uzun bir günden sonra yorgunluktan yere serilmişti.)
15. She felt prostrate with fear when she saw the spider.
    (Örümceği görünce korkudan yere serilmiş gibi hissetti.)
16. The man was prostrate on the pavement after the accident.
    (Adam kaza sonrası kaldırımda yere serilmişti.)
17. The old woman was prostrate with grief when her husband passed away.
    (Yaşlı kadın, kocasının ölümüyle üzüntüden yere serilmişti.)
18. The dancers were prostrate on the stage at the end of the performance.
    (Dansçılar, performans

sonunda sahnede yere serilmiş haldeydi.)
19. The hiker was prostrate on the ground after slipping on a rock.
(Dağcı, kayalığa kayıp yere serilmişti.)

20. The monk prostrated himself in front of the Buddha statue.
    (Keşiş, Budha heykelinin önünde yere serildi.)

Prostrate ile ilgili kalıplar:

– Prostrate oneself: Boyun eğmek, yere serilmek
– Prostrate with (something): Bir şeyden dolayı yere serilmek, güçsüzleşmek
– Prostrate before (someone/something): Birisi/bir şeyin karşısında yere serilmek, saygı göstermek.