Profundity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profundity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profoundity

Profoundity, derinliği ifade eden bir kelime olup, bir konunun veya düşüncenin içsel anlamının, önemli ve etkili bir şekilde ifade edilmesini ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The profundity of the author’s writing left me feeling introspective. (Yazarın yazısı derinliğiyle beni içe dönük hissettirdi.)
  2. The profundity of the philosophy behind the book is what makes it a classic. (Kitabın arkasındaki felsefenin derinliği, onu klasik yapan şeydir.)
  3. The profundity of her insight on the issue is truly impressive. (Meseleyle ilgili kavrayışının derinliği gerçekten etkileyici.)
  4. His speech was filled with profoundity, leaving the audience in awe. (Konuşması derinlikle doluydu ve izleyicileri hayrete düşürdü.)
  5. The profundity of the painting’s meaning is what sets it apart from others. (Tablonun anlamının derinliği, onu diğerlerinden ayıran şeydir.)
  6. The profundity of his understanding of the subject is evident in his thesis. (Konu hakkındaki anlayışının derinliği, tezinde açıkça görülüyor.)
  7. The profundity of the poem’s message moved me to tears. (Şiirin mesajının derinliği beni gözyaşlarına boğdu.)
  8. The profundity of her knowledge on the topic is unmatched. (Konuyla ilgili bilgisinin derinliği eşsizdir.)
  9. The profundity of the play’s ending left the audience contemplating its meaning. (Oyunun sonunun derinliği, izleyicilerin anlamını düşünmesine neden oldu.)
  10. The profundity of his gaze suggested he had seen more than he let on. (Bakışının derinliği, aslında söylemediği daha fazla şey gördüğünü ima ediyordu.)
  11. The profundity of her emotions was evident in her art. (Duygularının derinliği, sanatında açıkça görülüyordu.)
  12. The profundity of the music’s message was felt by everyone in the audience. (Müziğin mesajının derinliği, izleyicilerin her biri tarafından hissedildi.)
  13. The profundity of his argument was hard to refute. (Argümanının derinliği, çürütülmesi zor bir hale getirdi.)
  14. The profundity of his wisdom on the matter was unmatched. (Konuda bilgeliğinin derinliği eşsizdi.)
  15. The profundity of the movie’s message stayed with me long after it ended. (Filmin mesajının derinliği, bitiminden uzun süre sonra bile benimle kaldı.)
  16. The profundity of his love for her was apparent in everything he did. (Ona olan aşkının derinliği, yaptığı her şeyde belli oluyordu.)
  17. The profundity of his character made him stand out in the crowd. (Karakterinin derin

liği, onu kalabalıktan öne çıkardı.)
18. The profundity of his voice made the room go silent. (Sesi derinliği, odanın sessizleşmesine neden oldu.)

  1. The profundity of her experience on the matter gave her a unique perspective. (Konuda deneyiminin derinliği, ona benzersiz bir perspektif kazandırdı.)
  2. The profundity of the moment was not lost on anyone present. (Anın derinliği, orada bulunan herkesin farkındaydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.