Profound İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profound İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Profound

Profound, Türkçe anlamıyla “derin” veya “etkileyici” olan bir sıfattır. Aşağıda, “profound” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle ve Türkçe anlamları yer almaktadır.

1. Her speech had a profound impact on the audience. (Konuşması izleyiciler üzerinde derin etki bıraktı.)
2. The ocean is a profound mystery that scientists are still trying to understand. (Okyanus hala anlaşılmaya çalışılan derin bir gizemdir.)
3. He had a profound realization about the meaning of life. (Hayatın anlamı konusunda derin bir farkındalığı vardı.)
4. The book had a profound effect on my way of thinking. (Kitap, düşünme tarzım üzerinde derin bir etki yarattı.)
5. The movie had a profound impact on her emotions. (Film, duyguları üzerinde derin bir etki bıraktı.)
6. His music has a profound depth that touches the soul. (Müziği, ruhu etkileyen derin bir derinliğe sahip.)
7. The experience had a profound effect on her outlook on life. (Deneyim, hayata bakış açısını derinden etkiledi.)
8. The scientist made a profound discovery that changed the course of history. (Bilim adamı, tarihin akışını değiştiren derin bir keşif yaptı.)
9. The loss of his mother had a profound impact on his mental health. (Annesinin kaybı, zihinsel sağlığı üzerinde derin bir etki yarattı.)
10. His words had a profound effect on my decision to pursue my dreams. (Sözleri, hayallerimi takip etme kararım üzerinde derin bir etki yarattı.)
11. The painting had a profound effect on her mood. (Tablo, ruh halini derinden etkiledi.)
12. She had a profound understanding of human nature. (İnsan doğası konusunda derin bir anlayışı vardı.)
13. The tragedy had a profound impact on the community. (Trajedi, toplum üzerinde derin bir etki yarattı.)
14. The book provided a profound insight into the author’s life. (Kitap, yazarın hayatına derin bir içgörü sağladı.)
15. The conversation had a profound effect on their relationship. (Konuşma, ilişkileri üzerinde derin bir etki yarattı.)
16. Her poetry had a profound beauty that left the reader in awe. (Şiirleri, okuyucuyu hayran bırakan derin bir güzelliğe sahipti.)
17. The experience of traveling alone had a profound impact on her independence. (Yalnız seyahat etme deneyimi, bağımsızlığı üzerinde derin bir etki yar

18. His words of wisdom had a profound impact on my life. (Akıllıca sözleri, hayatım üzerinde derin bir etki yarattı.)
19. The painting had a profound effect on the atmosphere of the room. (Tablo, odanın atmosferi üzerinde derin bir etki yarattı.)
20. His love for nature had a profound influence on his artistic style. (Doğaya olan sevgisi, sanat tarzı üzerinde derin bir etkiye sahipti.)

Bu örnek cümlelerde “profound” kelimesi genellikle derin anlam, etki, anlayış veya güzelliği ifade etmek için kullanılmıştır.