Prissy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prissy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prissy nedir?

Prissy, kibirli veya gösterişli bir tavır sergileyen kişiyi ifade eden bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She’s so prissy that she refuses to wear anything that’s not designer. (O kadar gösterişli ki, sadece markalı giysiler giymeyi reddediyor.)
2. I can’t stand her prissy attitude. (Onun kibirli tavrını tahammül edemiyorum.)
3. He always acts prissy around his friends. (Arkadaşlarıyla her zaman kibirli davranır.)
4. Her prissy behavior makes her unpopular among her colleagues. (Kibirli davranışları, meslektaşları arasında popüler olmasını engelliyor.)
5. She’s too prissy to eat anything with her hands. (Elinle bir şey yemek için çok gösterişli.)
6. I can’t believe how prissy she is about her hair. (Saçlarıyla ilgili ne kadar kibirli olduğuna inanamıyorum.)
7. His prissy demeanor made him seem unapproachable. (Kibirli tavrı onu yaklaşılamaz gibi gösterdi.)
8. I hate it when she acts all prissy around my friends. (Arkadaşlarımın önünde kendini böyle kibirli göstermesinden hoşlanmıyorum.)
9. She’s always been prissy about her clothes. (Giysileriyle ilgili her zaman gösterişli oldu.)
10. He’s too prissy to get his hands dirty. (Elini kirletmekten çok gösterişli.)
11. Her prissy manners annoyed everyone at the party. (Kibirli tavırları partiye katılan herkesi rahatsız etti.)
12. I can’t stand how prissy she is about her makeup. (Makyajıyla ilgili ne kadar kibirli olduğuna tahammül edemiyorum.)
13. His prissy behavior made him seem snobbish. (Kibirli davranışları onu snob gibi gösterdi.)
14. She’s too prissy to go camping. (Kamp yapmaktan çok gösterişli.)
15. Her prissy attitude makes her seem unapproachable. (Kibirli tavrı onu yaklaşılamaz gibi gösteriyor.)
16. I can’t stand how prissy she is about her shoes. (Ayakkabılarıyla ilgili ne kadar gösterişli olduğuna katlanamıyorum.)
17. His prissy manners made him seem out of touch with reality. (Kibirli tavrı gerçeklikten kopmuş gibi görünmesine neden oldu.)
18. She’s always been prissy about her food. (Yemekleriyle ilgili her zaman gösterişli oldu.)
19. I hate it when he acts all prissy in public. (Kamusal alanda kendini böyle kibirli göstermesinden hoşlanmıyorum.)
20. His prissy behavior made him seem arrogant. (Kibirli davranışları onu kibirli gibi gösterdi.)

Prissy ile ilgili diğer örnek cümleler:

  1. Her prissy demeanor made her seem high-maintenance. (Kibirli tavrı onu bakımı zor gibi gösterdi.)
  2. He’s too prissy to do any manual labor. (Herhangi bir fiziksel iş yapmaktan çok gösterişli.)
  3. I can’t stand how prissy he is about his car. (Arabasıyla ilgili ne kadar gösterişli olduğuna katlanamıyorum.)
  4. Her prissy attitude made her seem snobbish. (Kibirli tavrı onu snob gibi gösterdi.)
  5. He’s always been prissy about his appearance. (Görünümüyle ilgili her zaman gösterişli oldu.)
  6. I hate it when she acts all prissy around my family. (Ailemizin önünde kendini böyle kibirli göstermesinden hoşlanmıyorum.)
  7. His prissy behavior made him seem unapproachable. (Kibirli davranışları onu yaklaşılamaz gibi gösterdi.)
  8. She’s too prissy to go to a fast-food restaurant. (Fast food restoranına gitmekten çok gösterişli.)
  9. Her prissy manners made her seem unfriendly. (Kibirli tavrı onu dostça olmayan gibi gösterdi.)
  10. I can’t believe how prissy he is about his phone. (Telefonuyla ilgili ne kadar gösterişli olduğuna inanamıyorum.)
  11. His prissy behavior made him seem pompous. (Kibirli davranışları onu aşırı övüngen gibi gösterdi.)
  12. She’s always been prissy about her table manners. (Yemek masası etiketiyle ilgili her zaman gösterişli oldu.)
  13. I hate it when he acts all prissy in front of strangers. (Yabancıların önünde kendini böyle kibirli göstermesinden hoşlanmıyorum.)
  14. Her prissy demeanor made her seem unapproachable. (Kibirli tavrı onu yaklaşılamaz gibi gösterdi.)
  15. He’s too prissy to go on a road trip. (Yolculuğa gitmekten çok gösterişli.)
  16. I can’t stand how prissy she is about her jewelry. (Mücevherleriyle ilgili ne kadar gösterişli olduğuna katlanamıyorum.)
  17. His prissy behavior made him seem conceited. (Kibirli davranışları onu kendini beğenmiş gibi gösterdi.)
  18. She’s always been prissy about her living arrangements. (Yaşam koşullarıyla ilgili her zaman gösterişli oldu.)
  19. I hate it when she acts all prissy around my coworkers. (İş arkadaşlarımın önünde kendini böyle kibirli göstermesinden hoşlanmıyorum.)
  20. His prissy demeanor made him seem elitist. (Kibirli tavrı onu elit gibi gösterdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.