Pretext İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Pretext Nedir?
Pretext, gerçek amaçların saklanması için kullanılan yanıltıcı bir bahane veya neden anlamına gelir.
- Örnek Cümleler:
- He used a family emergency as a pretext to leave work early. (Erken çıkmak için bir aile acil durumu bahanesini kullandı.)
- The government used national security as a pretext to invade the country. (Hükümet, ülkeye saldırmak için ulusal güvenliği bahane etti.)
- She used her headache as a pretext to skip the meeting. (Toplantıyı atlamak için baş ağrısını bahane etti.)
- They used the bad weather as a pretext to cancel the event. (Etkinliği iptal etmek için kötü hava koşullarını bahane ettiler.)
- He used his age as a pretext to avoid doing the difficult task. (Zor görevi yapmaktan kaçınmak için yaşını bahane etti.)
- The company used financial difficulties as a pretext to lay off employees. (Şirket, çalışanları işten çıkarmak için mali zorlukları bahane etti.)
- She used her broken phone as a pretext to not reply to his messages. (Mesajlarına cevap vermemek için bozuk telefonunu bahane etti.)
- The teacher used the students’ misbehavior as a pretext to give them detention. (Öğretmen, öğrencilerin kötü davranışlarını bahane etti ve onları teneffüse bırakmadı.)
- He used the traffic as a pretext to arrive late to the meeting. (Toplantıya geç kalmak için trafikten bahane etti.)
- She used her busy schedule as a pretext to not attend the party. (Partiye katılmamak için yoğun programını bahane etti.)
- They used a misunderstanding as a pretext to break up. (Ayrılmak için bir yanlış anlaşılma bahanesini kullandılar.)
- The athlete used an injury as a pretext to quit the game. (Oyunu bırakmak için bir sakatlık bahanesini kullandı.)
- The company used the pandemic as a pretext to cut salaries. (Şirket, maaşları kesmek için pandemiyi bahane etti.)
- She used her fear of flying as a pretext to not attend the conference. (Konferansa katılmamak için uçma korkusunu bahane etti.)
- He used his lack of experience as a pretext to not take on the project. (Teklifi kabul etmemek için deneyim eksikliğini bahane etti.)
- The politician used his opponent’s past mistakes as a pretext to attack him. (Politikacı, rakibinin geçmiş hatalarını bahane ederek onu saldırmak için kullandı.)
- She used the loud music as a pretext to leave the party early. (Erken ayrılmak için yüksek müziği bahane etti.)
- The company used a lack of funds as a pretext to delay the project. (Proje geciktirmek için fon eksikliğini bahane ettiler.)
- He used his busy work schedule as a pretext to not spend time with his family. (Ailesiyle zaman geçirmemek için yoğun iş programını bahane etti.)
- They used their disagreement as a pretext to end their friendship. (Arkadaşlıklarını sonlandırmak için anlaşmazlıklarını bahane ettiler.)
Hemen Yorum Yaz