Presumptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presumptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presumptive İle İlgili Cümleler

Presumptive, “varsayımsal” veya “ihtimali yüksek” anlamlarına gelir. İngilizce cümle içinde kullanımı şöyle olabilir:

1. He is the presumptive winner of the election. (Seçimin varsayımsal kazananı o.)
2. The presumptive diagnosis is pneumonia. (Varsayımsal teşhis zatürre.)
3. Presumptive evidence suggests that he is guilty. (Varsayımsal kanıtlar onun suçlu olduğunu düşündürüyor.)
4. The presumptive tax is calculated based on income. (Varsayımsal vergi, gelire dayalı olarak hesaplanır.)
5. The presumptive nominee for the position is John Smith. (Pozisyonun varsayımsal adayı John Smith.)
6. She is the presumptive heir to the throne. (Tahtın varsayımsal mirası o.)
7. The presumptive father of the child is the man she was dating. (Çocuğun varsayımsal babası, çıktığı adamdır.)
8. Presumptive eligibility for the program is based on income. (Programın varsayımsal uygunluğu, gelire dayalıdır.)
9. The presumptive cause of the fire was faulty wiring. (Yangının varsayımsal nedeni, kusurlu kablolama idi.)
10. The presumptive age to start school is five years old. (Okula başlamak için varsayımsal yaş beş yaşındadır.)
11. She has presumptive immunity to the virus. (Virüse karşı varsayımsal bağışıklığı var.)
12. The presumptive sentence for the crime is ten years in prison. (Suç için varsayımsal ceza, on yıl hapis cezasıdır.)
13. The presumptive deadline for the project is next week. (Projenin varsayımsal son tarihi gelecek haftadır.)
14. The presumptive approach to the problem is to gather more information. (Probleme varsayımsal yaklaşım, daha fazla bilgi toplamaktır.)
15. Presumptive testing showed positive results for the disease. (Varsayımsal test, hastalığa pozitif sonuçlar gösterdi.)
16. He has presumptive knowledge of the subject matter. (Konu hakkında varsayımsal bilgisi var.)
17. The presumptive winner of the game is the team with the most points. (Oyunun varsayımsal kazananı, en çok pu

    an takım.)

18. The presumptive treatment for the condition is medication and physical therapy. (Durum için varsayımsal tedavi, ilaç ve fizik tedavidir.)
19. The presumptive leader of the group is the person who organized the meeting. (Grubun varsayımsal lideri, toplantıyı organize eden kişidir.)
20. The presumptive cost of the project is estimated at $50,000. (Projenin varsayımsal maliyeti 50,000 dolar olarak tahmin ediliyor.)