Presume İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presume İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Presume İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anlamı: Presume, bir şeyin doğru olduğunu varsaymak veya tahmin etmek anlamına gelir.

  1. I presume that you have already completed your homework. (Senin ödevlerini zaten tamamladığını varsayıyorum.)
  2. He presumed that she would say yes to his proposal. (Onun teklifine evet diyeceğini tahmin etti.)
  3. The police officer presumed the suspect’s guilt before conducting a thorough investigation. (Polis memuru, kapsamlı bir soruşturma yapmadan önce şüphelinin suçluluğunu varsaydı.)
  4. She presumed that the concert would be cancelled due to the bad weather. (O, konserin kötü hava koşulları nedeniyle iptal edileceğini varsaydı.)
  5. They presumed that the new manager would make significant changes to the company’s policies. (Yeni yöneticinin şirketin politikalarında önemli değişiklikler yapacağını varsaydılar.)
  6. The students presumed that the exam would be difficult based on the previous year’s test. (Öğrenciler, önceki yılın sınavına dayanarak sınavın zor olacağını varsaydılar.)
  7. She presumed that he was telling the truth, but later found out he had been lying. (O, doğruyu söylediğini varsaydı ama sonra yalan söylediğini öğrendi.)
  8. He presumed that the meeting would be postponed due to the power outage. (Toplantının, güç kesintisi nedeniyle erteleneceğini varsaydı.)
  9. The company presumed that the new product would be successful based on market research. (Şirket, piyasa araştırmasına dayanarak yeni ürünün başarılı olacağını varsaydı.)
  10. She presumed that her sister would lend her some money, but she refused. (Kız kardeşinin kendisine biraz para ödünç vereceğini varsaydı ama reddetti.)
  11. He presumed that the restaurant would have vegetarian options, but they didn’t. (Restoranın vejetaryen seçenekleri olacağını varsaydı ama olmadı.)
  12. The teacher presumed that the students had studied for the exam, but many of them did poorly. (Öğretmen, öğrencilerin sınava çalıştığını varsaydı ama birçoğu kötü not aldı.)
  13. They presumed that the project would be finished on time, but there were unexpected delays. (Projenin zamanında bitirileceğini varsaydılar ama beklenmedik gecikmeler oldu.)
  14. She presumed that the dress would fit her perfectly, but it was too small. (Elbisenin ona mükemmel uymasını varsaydı ama küçüktü.)
  15. He presumed that his team would win the game, but they lost by a large margin. (Takımının maçı kazanacağını varsaydı ama büyük bir farkla kaybettiler.)
  16. The judge
  1. The judge presumed the defendant’s innocence until proven guilty. (Yargıç, sanığın suçlu olduğu kanıtlanana kadar masumiyetini varsaydı.)
  2. She presumed that her parents would be proud of her accomplishments, but they were disappointed. (Başarılarından dolayı ailesinin ona gurur duyacağını varsaydı ama hayal kırıklığına uğradılar.)
  3. He presumed that the job interview would be easy, but it was more challenging than he thought. (İş görüşmesinin kolay olacağını varsaydı ama düşündüğünden daha zorlu oldu.)
  4. The detective presumed that the suspect had fled the country, but he was still in hiding locally. (Dedektif, şüphelinin ülkeyi terk ettiğini varsaydı ama hala yerel olarak saklandığını öğrendi.)
  5. She presumed that her boyfriend would remember their anniversary, but he forgot. (Erkek arkadaşının yıldönümlerini hatırlayacağını varsaydı ama unuttu.)

Türkçe Karşılıkları:

  • varsaymak
  • tahmin etmek
  • önce suçlu kabul etmek
  • varsaymak
  • değişiklikler yapacağını varsaymak
  • varsaymak
  • doğruyu söylediğini varsaymak
  • erteleneceğini varsaymak
  • başarılı olacağını varsaymak
  • para ödünç vereceğini varsaymak
  • vejetaryen seçenekleri olacağını varsaymak
  • çalıştıklarını varsaymak
  • zamanında bitirileceğini varsaymak
  • mükemmel uymasını varsaymak
  • kazanacaklarını varsaymak
  • suçlu olduğu kanıtlanana kadar masumiyetini varsaymak
  • gurur duyacaklarını varsaymak
  • kolay olacağını varsaymak
  • ülkeyi terk ettiğini varsaymak
  • hatırlayacağını varsaymak

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.