Prejudicial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prejudicial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Prejudicial

Prejudicial, önyargılı, önyargı yaratan anlamına gelir. Bir kişi ya da grup hakkında yanlış, önyargılı ya da haksız bir şekilde düşünmek ve davranmak anlamına gelir.

  1. His prejudicial remarks about minorities made everyone uncomfortable. (Onun azınlıklarla ilgili önyargılı söylemleri herkesi rahatsız etti.)
  2. Prejudicial attitudes can lead to discrimination and inequality. (Önyargılı tutumlar, ayrımcılık ve eşitsizliğe yol açabilir.)
  3. The judge instructed the jury to ignore any prejudicial comments made during the trial. (Hakim, jüriye duruşma sırasında yapılan herhangi bir önyargılı yorumu görmezden gelmeleri konusunda talimat verdi.)
  4. His prejudicial behavior towards women resulted in a lawsuit. (Kadınlara karşı önyargılı davranışları bir dava ile sonuçlandı.)
  5. It’s important to avoid prejudicial language when discussing sensitive topics. (Hassas konuları tartışırken önyargılı dil kullanmaktan kaçınmak önemlidir.)
  6. The media’s prejudicial reporting can influence public opinion. (Medyanın önyargılı raporlama yapması, halkın görüşlerini etkileyebilir.)
  7. Prejudicial stereotypes can be harmful and hurtful to individuals and groups. (Önyargılı kalıplar, bireylere ve gruplara zararlı ve incitici olabilir.)
  8. Her prejudicial remarks towards immigrants showed her ignorance and intolerance. (Göçmenlere yönelik önyargılı söylemleri, cehaletini ve hoşgörüsüzlüğünü gösterdi.)
  9. Prejudicial attitudes can limit our understanding and empathy towards others. (Önyargılı tutumlar, diğerlerini anlama ve empati kurma becerimizi sınırlayabilir.)
  10. The company’s prejudicial hiring practices resulted in a lack of diversity. (Şirketin önyargılı işe alma uygulamaları, çeşitlilik eksikliğine neden oldu.)
  11. We must challenge and confront our own prejudicial beliefs and biases. (Kendi önyargılı inanç ve önyargılarımızla mücadele etmeliyiz.)
  12. Prejudicial treatment towards certain groups is a violation of human rights. (Bazı gruplara yönelik önyargılı muamele, insan haklarının ihlalidir.)
  13. The teacher’s prejudicial behavior towards certain students was unacceptable. (Öğretmenin belirli öğrencilere yönelik önyargılı davranışları kabul edilemezdi.)
  14. The court ruled that the evidence was prejudicial and could not be used in the trial. (Mahkeme, kanıtların önyargılı olduğunu ve duruşmada kullanılamayacağını kararlaştırdı.)
  15. Prejudicial behavior towards individuals with disabilities is a form of discrimination. (Engelli bireylere yönelik önyargılı davranışlar, ayrımcılığ
  1. Prejudicial attitudes towards certain religious groups can lead to hate crimes. (Belirli dini gruplara yönelik önyargılı tutumlar nefret suçlarına yol açabilir.)
  2. Her prejudicial comments about his race were hurtful and offensive. (Onun ırkıyla ilgili önyargılı yorumları incitici ve saldırgan idi.)
  3. Prejudicial behavior can be subtle and unintentional, but still have negative effects. (Önyargılı davranışlar, hafif ve kasıtsız olabilir, ancak yine de olumsuz etkilere sahip olabilir.)
  4. The company’s prejudicial policies towards LGBTQ+ employees led to protests and boycotts. (Şirketin LGBTQ+ çalışanlara yönelik önyargılı politikaları protestolara ve boykotlara neden oldu.)
  5. Prejudicial beliefs can be passed down from generation to generation and perpetuate discrimination. (Önyargılı inançlar, nesilden nesile aktarılabilir ve ayrımcılığı sürdürebilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.