Predilections İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predilections İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predilections Nedir?

Predilections, kişinin tercihlerine veya eğilimlerine atıfta bulunan bir kelime olarak kullanılır. Bir kişinin bir şeyi tercih etmesi veya diğerlerine göre daha fazla eğilim göstermesi durumunda predilection kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. Sarah has a predilection for classical music. (Sarah’ın klasik müziklere bir eğilimi var.)
  2. John’s predilection for spicy food is well-known among his friends. (John’un baharatlı yemeklere olan eğilimi arkadaşları arasında iyi bilinmektedir.)
  3. Mary has a predilection for reading mystery novels. (Mary’nin gizemli romanları okuma eğilimi vardır.)
  4. His predilection for sports led him to become a professional athlete. (Sporlara olan eğilimi, onun profesyonel bir sporcu olmasına yol açtı.)
  5. The artist’s predilection for vibrant colors is reflected in all of his paintings. (Sanatçının canlı renklere olan eğilimi, tüm resimlerine yansıtılmaktadır.)
  6. She has a predilection for traveling to exotic locations. (O, egzotik yerlere seyahat etme eğilimindedir.)
  7. My predilection for action movies often annoys my girlfriend. (Aksiyon filmlerine olan eğilimim sıklıkla kız arkadaşımı rahatsız eder.)
  8. His predilection for adventure led him to climb Mount Everest. (Macera arayışına olan eğilimi, onu Everest Dağı’na tırmanmaya yönlendirdi.)
  9. The writer’s predilection for short sentences and concise writing style is evident in all of her works. (Yazarın kısa cümlelere ve özlü yazım tarzına olan eğilimi, tüm eserlerinde açıkça görülmektedir.)
  10. Her predilection for bright makeup colors makes her stand out in a crowd. (Parlak makyaj renklerine olan eğilimi, onu kalabalıkta öne çıkarıyor.)
  11. The chef’s predilection for using fresh ingredients is reflected in the delicious taste of his dishes. (Şefin taze malzemeler kullanma eğilimi, yemeklerinin lezzetinde yansıtılıyor.)
  12. His predilection for art led him to study at a prestigious art school. (Sanata olan eğilimi, onu saygın bir sanat okulunda okumaya yönlendirdi.)
  13. Her predilection for vintage clothing is reflected in her unique sense of style. (Vintage kıyafetlere olan eğilimi, benzersiz tarzında yansıtılıyor.)
  14. The company’s predilection for innovation has led to the development of many groundbreaking products. (Şirketin yeniliklere olan eğilimi, birçok çığır açan ürünün geliştirilmesine yol açmıştır.)
  15. His predilection for history led him to become a

history teacher. (Tarihe olan eğilimi, onu tarih öğretmeni olmaya yönlendirdi.)
16. Her predilection for yoga and meditation helps her stay calm and centered. (Yoga ve meditasyona olan eğilimi, sakin ve merkezlenmiş kalmaya yardımcı olur.)

  1. The director’s predilection for long takes and natural lighting gives his films a unique visual style. (Yönetmenin uzun sahneler ve doğal aydınlatma eğilimi, filmlerine benzersiz bir görsel tarz verir.)
  2. His predilection for classical literature is reflected in his extensive personal library. (Klasik edebiyata olan eğilimi, geniş kişisel kütüphanesinde yansıtılmaktadır.)
  3. The singer’s predilection for improvisation and experimentation makes each of her performances unique. (Şarkıcının doğaçlama ve deneyime olan eğilimi, her performansını benzersiz kılar.)
  4. The fashion designer’s predilection for bold patterns and bright colors is evident in her latest collection. (Moda tasarımcısının cesur desenlere ve parlak renklere olan eğilimi, en son koleksiyonunda açıkça görülmektedir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.