Fluid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluid

Fluid, sıvı anlamına gelir. Sıvı maddeye sahip olan herhangi bir şeyi ifade edebilir. Örneğin, su, yağ, süt, kan, benzin, alkol ve daha birçok şey birer fluid olarak tanımlanabilir.

  1. The fluid in the glass is water. (Bardaktaki sıvı su.)
  2. The oil was leaking from the engine because the fluid levels were too low. (Yağ seviyeleri çok düşük olduğu için motor yağ sızdırıyordu.)
  3. Blood is a vital fluid that circulates through the human body. (Kan, insan vücudunda dolaşan hayati bir sıvıdır.)
  4. The hydraulic system of the car uses fluid to transfer power. (Arabanın hidrolik sistemi, güç transferi için sıvı kullanır.)
  5. The fluidity of the paint made it easy to apply. (Boyanın akıcılığı, uygulamasını kolaylaştırdı.)
  6. The fluid motion of the dancers was mesmerizing. (Dansçıların akıcı hareketleri büyüleyiciydi.)
  7. The transmission fluid needs to be changed every 30,000 miles. (Şanzıman sıvısı, her 30.000 milde bir değiştirilmelidir.)
  8. The fluid dynamics of the river caused the rocks to erode over time. (Nehirin sıvı dinamikleri, kayaların zamanla aşındırılmasına neden oldu.)
  9. The fluid consistency of the sauce was just right. (Sosun akışkan kıvamı tam olarak uygundu.)
  10. The fluid mechanics of the airplane’s wings allowed it to stay in the air. (Uçağın kanatlarının sıvı mekaniği, havada kalmasına izin verdi.)
  11. The fluid motion of the jellyfish was mesmerizing to watch. (Ahtapotların akıcı hareketleri izlemesi büyüleyiciydi.)
  12. The radiator fluid needs to be checked regularly to prevent the engine from overheating. (Radyatör sıvısı, motorun aşırı ısınmasını önlemek için düzenli olarak kontrol edilmelidir.)
  13. The fluidity of the dancer’s movements was impressive. (Dansçının hareketlerinin akıcılığı etkileyiciydi.)
  14. The fluid in the bottle was yellow, indicating that it was urine. (Şişedeki sıvı sarıydı, idrar olduğunu gösteriyordu.)
  15. The fluid nature of the negotiations made it difficult to reach an agreement. (Müzakerelerin akıcı yapısı, anlaşmaya varmayı zorlaştırdı.)
  16. The fluid dynamics of the ocean create large waves that surfers love to ride. (Okyanusun sıvı dinamikleri, sörfçülerin sevdiği büyük dalgalar oluşturur.)
  17. The fluid viscosity of the syrup made it difficult to pour. (Şurubun akışkanlığı, dökülmesini zorlaştırdı.)
  18. The fluid movement of the snake was both mesmerizing

and terrifying at the same time. (Yılanın akıcı hareketleri hem büyüleyici hem de korkutucuydu.)
19. The fluid balance in the body is crucial for maintaining good health. (Vücuttaki sıvı dengesi, iyi bir sağlık için önemlidir.)

  1. The fluidity of the conversation made the hours fly by unnoticed. (Konuşmanın akışkanlığı saatleri fark etmeden geçirdirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.