Predetermination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predetermination İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predetermination Nedir?

Predetermination, belirli bir olayın veya sonucun önceden belirlendiği inancıdır. Bu kavram genellikle kader, kısmet, kismet gibi kavramlarla ilişkilendirilir.

1. It is believed that our destinies are predetermined by a higher power. (Kaderimizin daha yüksek bir güç tarafından belirlendiğine inanılır.)
2. Some people believe that our lives are predetermined before we are born. (Bazı insanlar, hayatlarımızın doğmadan önce belirlendiğine inanırlar.)
3. According to predetermination, everything that happens is already decided. (Predeterminasyona göre, olan her şey zaten kararlaştırılmıştır.)
4. Do you believe in predetermination, or do you think we have free will? (Predeterminasyona inanıyor musun, yoksa özgür iradeye mi sahibiz?)
5. Some people feel comforted by the idea of predetermination, while others find it limiting. (Bazı insanlar predeterminasyon fikrinden rahatlatıcı hissederken, diğerleri sınırlayıcı buluyor.)
6. The concept of predetermination can be found in many religions and belief systems. (Predeterminasyon kavramı birçok din ve inanç sistemlerinde bulunabilir.)
7. In some cultures, predetermination is seen as a way to explain the ups and downs of life. (Bazı kültürlerde, predeterminasyon hayattaki iniş çıkışları açıklamanın bir yolu olarak görülür.)
8. Many people struggle with the idea of predetermination and the idea that they may not be in control of their lives. (Birçok insan, predeterminasyon fikriyle ve hayatlarının kontrolünde olamayacakları fikriyle mücadele eder.)
9. Some people believe that predetermination gives meaning and purpose to their lives. (Bazı insanlar, predeterminasyonun hayatlarına anlam ve amaç kattığına inanırlar.)
10. There are many debates about predetermination versus free will in philosophy and religion. (Felsefe ve dinde predeterminasyon ile özgür irade arasında birçok tartışma vardır.)
11. According to predetermination, there is a plan for everyone’s life that cannot be changed. (Predeterminasyona göre, herkesin hayatı için değiştirilemeyen bir plan vardır.)
12. Some people believe that their destiny is predetermined, while others believe that they can shape their own destiny. (Bazı insanlar kaderlerinin önceden belirlendiğine inanırken, diğerleri kendi kaderlerini şekillendirebileceklerine inanırlar.)
13. Whether you believe in predetermination or not, it can be comforting to know that things happen for a reason. (Predeterminasyona inansanız da inanmasanız da

14. Predetermination can sometimes lead to fatalism, the belief that everything is predetermined and therefore, there is no point in trying to change things. (Predeterminasyon bazen fatalizme yol açabilir, yani her şeyin önceden belirlendiği ve dolayısıyla şeyleri değiştirmenin bir anlamı olmadığı inancı.)
15. Many people turn to religion for answers about predetermination and their purpose in life. (Birçok insan predeterminasyon ve hayattaki amaçları hakkında cevaplar için dinlere başvurur.)
16. Predetermination can be seen as a way to make sense of the chaos and randomness in the world. (Predeterminasyon dünyadaki kaos ve rastlantılılığı anlamlandırmak için bir yol olarak görülebilir.)
17. Some people find comfort in the idea of predetermination because it relieves them of the responsibility of their actions. (Bazı insanlar predeterminasyon fikrinde rahatlama bulurlar çünkü eylemlerinin sorumluluğundan kurtulurlar.)
18. The idea of predetermination can be both empowering and limiting, depending on how one interprets it. (Predeterminasyon fikri, nasıl yorumlandığına bağlı olarak hem güçlendirici hem de sınırlayıcı olabilir.)
19. Some people believe that predetermination only applies to major events in life, while others believe that it applies to every aspect of life. (Bazı insanlar, predeterminasyonun sadece hayattaki büyük olaylara uygulandığına inanırken, diğerleri her yaşam alanına uygulandığına inanır.)
20. Regardless of whether or not predetermination is true, it can be helpful to have faith in something greater than ourselves. (Predeterminasyon doğru olup olmadığına bakılmaksızın, kendimizden daha büyük bir şeye inanmak faydalı olabilir.)