Predestined İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predestined İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Predestined Nedir?


Predestined kelimesi İngilizce bir kelime olup “önceden belirlenmiş” veya “kaderinde yazılı olan” anlamlarına gelir.

Örnek cümleler:

  1. The idea of predestined fate has been debated by philosophers for centuries. (Önceden belirlenmiş kader fikri yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmaktadır.)
  2. Some people believe that their lives are predestined and they cannot change their fate. (Bazı insanlar hayatlarının önceden belirlendiğine ve kaderlerini değiştiremeyeceklerine inanırlar.)
  3. She felt as if her meeting with him was predestined. (Onunla tanışması sanki önceden belirlenmiş gibiydi.)
  4. His predestined success in life was the result of his hard work and determination. (Hayatta önceden belirlenmiş başarısı, çalışkanlığı ve azmi sonucuydu.)
  5. The prophecy said that the chosen one was predestined to defeat the evil king. (Kehanet, seçilmiş kişinin kötü kralı yenmek için önceden belirlendiğini söyledi.)
  6. They believed that their marriage was predestined by the gods. (Tanrıların onların evliliğini önceden belirlediğine inanıyorlardı.)
  7. The predestined meeting of the two lovers was a moment they would never forget. (İki sevgilinin önceden belirlenmiş buluşması unutmayacakları bir andı.)
  8. He felt as if he had no control over his life because he believed it was predestined. (Hayatının kendisi tarafından kontrol edilemediğini hissetti, çünkü önceden belirlendiğine inanıyordu.)
  9. Some religions believe in predestined salvation for certain individuals. (Bazı dinler belirli kişilerin önceden belirlenmiş kurtuluşuna inanırlar.)
  10. The predestined ending of the story left the readers in shock. (Hikayenin önceden belirlenmiş sonu okuyucuları şok etti.)
  11. He believed that his predestined purpose in life was to help others. (Hayatta önceden belirlenmiş amacının başkalarına yardım etmek olduğuna inanıyordu.)
  12. The idea of predestination is a key concept in some religions. (Önbelirlilik fikri bazı dinlerde önemli bir kavramdır.)
  13. She thought their friendship was predestined, but it eventually fell apart. (Arkadaşlıklarının önceden belirlenmiş olduğunu düşündü, ama sonunda ayrıldılar.)
  14. The predestined events in the novel made for a thrilling plot. (Romandaki önceden belirlenmiş olaylar heyecanlı bir hikaye yaratmıştı.)
  15. He wondered if his career path was predestined or if he had the power to change it. (Kariyer yolunun önceden belirlenmiş olup

olmadığını ya da değiştirebileceği gücü olduğunu düşündü.)
16. The predestined meeting of the two business partners led to a successful collaboration. (İki iş ortağının önceden belirlenmiş buluşması başarılı bir işbirliğine yol açtı.)

  1. She felt like her journey to that moment was predestined and everything fell into place. (O ana kadar olan yolculuğunun önceden belirlendiğini hissetti ve her şey yerine oturdu.)
  2. The idea of predestination can be comforting or terrifying, depending on one’s beliefs. (Önbelirlilik fikri, inançlara bağlı olarak rahatlatıcı veya korkutucu olabilir.)
  3. He believed that his predestined career in politics was the result of his family’s influence. (Politikada önceden belirlenmiş kariyerinin ailesinin etkisinin sonucu olduğuna inanıyordu.)
  4. The concept of predestination raises questions about free will and determinism. (Önbelirlilik kavramı, özgür irade ve determinizm hakkında soruları gündeme getiriyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.