Flowery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flowery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flowery Kelimesi

Flowery kelimesi Türkçe’de “çiçekli, çiçeksi, çiçekli bahçe gibi” anlamlarına gelir. İngilizce’de ise “çiçeksi, abartılı, süslü” anlamlarına gelir.

1. Her room in the hotel was decorated with flowery patterns. (Oteldeki her oda çiçek desenleriyle süslenmişti.)
2. She wore a flowery dress to the wedding. (Düğüne çiçek desenli bir elbise giydi.)
3. The perfume had a flowery scent. (Parfümün çiçeksi bir kokusu vardı.)
4. She described her childhood home as a flowery paradise. (Çocukluk evini çiçeklerle dolu bir cennet olarak anlattı.)
5. The poem was full of flowery language. (Şiir abartılı bir dil kullanıyordu.)
6. The garden was filled with flowery fragrances. (Bahçe çiçek kokularıyla doluydu.)
7. The wedding cake was decorated with flowery icing. (Düğün pastası çiçeksi bir kremayla süslenmişti.)
8. The writer’s flowery descriptions painted a vivid picture in the reader’s mind. (Yazarın abartılı betimlemeleri okuyucunun zihninde canlı bir resim çizdi.)
9. She received a flowery bouquet on her birthday. (Doğum gününde çiçek dolu bir buket aldı.)
10. The restaurant had flowery wallpaper and curtains. (Restoranda çiçek desenli duvar kağıdı ve perdeler vardı.)
11. Her writing style was flowery and ornate. (Yazım stili abartılı ve süslüydü.)
12. The table was set with flowery plates and napkins. (Masa çiçek desenli tabaklar ve peçetelerle hazırlanmıştı.)
13. She received a flowery note from her secret admirer. (Gizli hayranından çiçeksi bir not aldı.)
14. The novel was filled with flowery descriptions of nature. (Roman doğanın abartılı betimlemeleriyle doluydu.)
15. The painting featured a flowery meadow with a bright blue sky. (Tablo parlak mavi bir gökyüzüyle süslenmiş çiçekli bir çayırı gösteriyordu.)
16. Her speech was filled with flowery compliments and flattery. (Konuşması abartılı iltifatlar ve övgülerle doluydu.)
17. The curtains in the bedroom had a flowery pattern. (Yatak odasındaki perdeler çiçek desenliydi.)
18. The artist painted a beautiful flowery garden on the canvas. (Sanatçı tuvale güzel bir çiçek bahçesi resmetti.)
19. The vase was filled with flowery blooms. (Vazo çiçeklerle doluydu.)
20. The bride’s bouquet was made of flowery blooms in shades of pink and white. (Gelinin buketi pembe ve beyaz tonlarda ç

içeklerden yapılmıştı.)