Precocious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Precocious
Anlamı: Normalden daha erken veya gelişmiş bir zamanda gelişmiş veya yetenekli olan kişi veya şey.
Örnek Cümleler:
-
He was a precocious child who started reading at age three.
O, üç yaşında okumaya başlayan, gelişmiş bir çocuktu.
-
The young artist showed a precocious talent for painting.
Genç sanatçı resim yapma konusunda gelişmiş bir yetenek gösterdi.
-
The precocious student was years ahead of his classmates.
Erken gelişen öğrenci sınıf arkadaşlarından yıllar öndeydi.
-
Her precocious intelligence made her the top student in her class.
Onun erken gelişmiş zekası onu sınıfındaki en iyi öğrenci yaptı.
-
The precocious foal was running with the other horses in no time.
Erken gelişen tay diğer atlarla birlikte kısa sürede koşuyordu.
-
The precocious child was able to solve complex math problems with ease.
Erken gelişen çocuk karmaşık matematik problemlerini kolayca çözebiliyordu.
-
The precocious plant began to flower much earlier than expected.
Erken gelişen bitki beklenenden çok daha erken çiçek açmaya başladı.
-
The precocious young actor landed a role in a major motion picture.
Erken gelişmiş genç oyuncu büyük bir sinema filminde rol aldı.
-
The precocious toddler was already speaking in full sentences.
Erken gelişen çocuk tam cümlelerle konuşmaya başlamıştı.
-
The precocious student skipped a grade because of his advanced abilities.
Erken gelişen öğrenci yetenekleri nedeniyle bir sınıf atladı.
-
The prec
ocious kitten was already pouncing and playing like an adult cat.
Erken gelişen kedi yavrusu zaten yetişkin bir kedi gibi zıplayıp oynuyordu.
-
The precocious entrepreneur started his own business at age 16.
Erken gelişen girişimci 16 yaşında kendi işini kurdu.
-
The precocious bird was able to fly much earlier than its siblings.
Erken gelişen kuş kardeşlerinden çok daha erken uçmaya başlayabildi.
-
The precocious young musician was already composing his own songs.
Erken gelişen genç müzisyen kendi şarkılarını yazmaya başlamıştı.
-
The precocious athlete was competing at a national level at age 12.
Erken gelişen sporcu 12 yaşında ulusal düzeyde yarışıyordu.
-
The precocious young chef was already cooking meals for his family at age 10.
Erken gelişen genç şef 10 yaşında ailesi için yemek pişirmeye başlamıştı.
-
The precocious plant grew much faster than the others in the garden.
Erken gelişen bitki bahçedeki diğerlerinden çok daha hızlı büyüdü.
-
The precocious child could already play complex pieces on the piano.
Erken gelişen çocuk piyanoda karmaşık parçaları çalmaya başlamıştı.
-
The precocious young writer published her first book at age 16.
Erken gelişen genç yazar 16 yaşında ilk kitabını yayımladı.
Hemen Yorum Yaz