Precious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Precious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Precious

Precious, Türkçe karşılığı “değerli” olan bir sıfattır. Aşağıda, “precious” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır:

1. My engagement ring is very precious to me. (İngilizce: Nişan yüzüğüm benim için çok değerlidir.)
2. I cherish the precious memories of my childhood. (İngilizce: Çocukluğumun değerli anılarını kutsal sayıyorum.)
3. Time is a precious commodity that we can never get back. (İngilizce: Zaman, asla geri alamayacağımız değerli bir maldır.)
4. The diamond necklace was the most precious piece of jewelry she owned. (İngilizce: Elmas kolye, sahip olduğu en değerli mücevher parçasıydı.)
5. Our friendship is a precious thing that I will always cherish. (İngilizce: Arkadaşlığımız, her zaman kutsal sayacağımız değerli bir şeydir.)
6. The painting was so precious that it was kept in a locked safe. (İngilizce: Tablo o kadar değerliydi ki, kilitli bir kasada saklandı.)
7. The precious metals market can be quite volatile at times. (İngilizce: Değerli metaller piyasası bazen oldukça dalgalı olabilir.)
8. The ring was made from precious metals and rare gems. (İngilizce: Yüzük, değerli metaller ve nadir taşlar kullanılarak yapılmıştı.)
9. My grandmother’s antique vase is a precious family heirloom. (İngilizce: Büyükannemin antika vazosu, değerli bir aile mirasıdır.)
10. The child’s laughter was a precious sound that brightened up the room. (İngilizce: Çocuğun kahkahası, odanın aydınlanmasını sağlayan değerli bir sesti.)
11. The CEO considered his time to be the most precious resource. (İngilizce: CEO, zamanının en değerli kaynak olduğunu düşündü.)
12. The precious stone was cut and polished to perfection. (İngilizce: Değerli taş mükemmelliğe kesildi ve cilalandı.)
13. The rare book was a precious find for the avid collector. (İngilizce: Nad

14. The endangered species was a precious reminder of the importance of conservation. (İngilizce: Tehlike altındaki türler, korumanın önemini hatırlatan değerli bir hatırlatmaydı.)
15. The athlete’s Olympic medal was a precious symbol of his hard work and dedication. (İngilizce: Sporcunun Olimpiyat madalyası, çalışma ve özverisinin değerli bir sembolüydü.)
16. The newborn baby was a precious gift to the happy parents. (İngilizce: Yeni doğan bebek, mutlu ebeveynler için değerli bir hediye oldu.)
17. The antique clock was a precious artifact from a bygone era. (İngilizce: Antika saat, geçmişten gelen değerli bir eserdi.)
18. The musician’s instrument was a precious extension of his soul. (İngilizce: Müzisyenin çalgısı, ruhunun değerli bir uzantısıydı.)
19. The handmade quilt was a precious family heirloom that had been passed down for generations. (İngilizce: El yapımı yorgan, nesiller boyunca aktarılan değerli bir aile mirasıydı.)
20. The rare stamp was a precious addition to the collector’s collection. (İngilizce: Nadir pul, koleksiyoncunun koleksiyonuna değerli bir katkıydı.)