Poverty-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poverty-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poverty-Stricken Nedir?


Poverty-stricken, kelime anlamıyla yoksulluk içinde olan anlamına gelir. Bu kelime, kişilerin maddi açıdan yetersizlik içinde olduklarını belirtmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. The poverty-stricken family could not afford to buy food for the week. (Yoksul aile, haftalık yiyecekleri satın alacak kadar paraları yoktu.)
2. The poverty-stricken children were in need of proper education. (Yoksul çocuklar, düzgün bir eğitime ihtiyaç duyuyorlardı.)
3. The government has implemented several programs to assist poverty-stricken communities. (Hükümet, yoksul topluluklara yardım etmek için çeşitli programlar uygulamıştır.)
4. Poverty-stricken regions often lack access to basic necessities such as clean water and electricity. (Yoksul bölgeler genellikle temiz su ve elektrik gibi temel ihtiyaçlara erişim eksikliği yaşarlar.)
5. The poverty-stricken population of the city has been increasing rapidly. (Şehrin yoksul nüfusu hızla artıyor.)
6. She donated a large sum of money to support poverty-stricken families. (O, yoksul aileleri desteklemek için büyük bir para miktarı bağışladı.)
7. Many poverty-stricken individuals are forced to live in unsafe and unhealthy conditions. (Çok sayıda yoksul birey, güvensiz ve sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlanıyor.)
8. The organization’s primary goal is to help poverty-stricken communities break the cycle of poverty. (Organizasyonun temel hedefi, yoksul toplulukların yoksulluk döngüsünü kırmalarına yardımcı olmaktır.)
9. Poverty-stricken families often have to make difficult choices between buying food or paying rent. (Yoksul aileler, yiyecek satın almak veya kira ödemek arasında zor seçimler yapmak zorunda kalırlar.)
10. The government needs to provide more resources to help poverty-stricken families. (Hükümet, yoksul ailelere yardım etmek için daha fazla kaynak sağlamalıdır.)
11. The poverty-stricken community was devastated by the recent natural disaster. (Yoksul topluluk, son yaşanan doğal afet tarafından mahvoldu.)
12. Many children in poverty-stricken areas do not have access to adequate healthcare. (Yoksul bölgelerdeki birçok çocuk, yeterli sağlık hizmetlerine erişimleri yoktur.)
13. The organization is dedicated to providing education and healthcare to poverty-stricken communities. (Organizasyon, yoksul topluluklara eğitim ve sağlık hizmeti sağlamaya adanmıştır.)
14. Poverty-stricken individuals are more vulnerable to becoming victims of crime. (Yoksul bireyler, suç mağduru olmaya daha yatkındırlar.)
15. The poverty-stricken family was forced to

leave their home due to a lack of funds. (Yoksul aile, yeterli maddi kaynakları olmadığı için evlerini terk etmek zorunda kaldı.)
16. The poverty-stricken community rallied together to support each other during the difficult times. (Yoksul topluluk, zor zamanlarda birbirlerine destek olmak için bir araya geldi.)

  1. Poverty-stricken countries often struggle with high levels of corruption. (Yoksul ülkeler genellikle yüksek düzeyde yolsuzlukla mücadele ederler.)
  2. The charity organization provided aid to poverty-stricken families affected by the pandemic. (Hayır kurumu, pandemiden etkilenen yoksul ailelere yardım sağladı.)
  3. The poverty-stricken man had to resort to begging for money on the street. (Yoksul adam, sokakta para dilenmeye başvurmak zorunda kaldı.)
  4. The poverty-stricken community is in dire need of sustainable solutions to combat poverty. (Yoksul topluluk, yoksulluğa karşı mücadele etmek için sürdürülebilir çözümlere acil bir şekilde ihtiyaç duyuyor.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.