Posthumous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Posthumous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Posthumous

Posthumous, Türkçe anlamıyla “ölümden sonra”, genellikle ölen kişinin ölümünden sonra yayınlanan kitap, film, müzik vb. eserler için kullanılan bir sıfattır.

  1. His posthumous book was published last year. (Onun ölümünden sonra yayınlanan kitabı geçen yıl yayınlandı.)
  2. The artist’s posthumous exhibit was a huge success. (Sanatçının ölümünden sonra düzenlenen sergisi büyük bir başarı oldu.)
  3. The posthumous release of the musician’s final album was a bittersweet moment for his fans. (Müzisyenin son albümünün ölümünden sonra yayınlanması hayranları için acı tatlı bir an oldu.)
  4. Her posthumous reputation was forever tarnished by the scandal. (Onun ölümünden sonra kirlenen ünü skandal nedeniyle sonsuza dek lekeli kaldı.)
  5. The posthumous discovery of the author’s unpublished works was a great find for literary scholars. (Yazarın yayınlanmamış eserlerinin ölümünden sonra keşfi, edebiyat bilim adamları için büyük bir bulgu oldu.)
  6. The posthumous award was presented to the athlete’s family. (Sporcu için ölümünden sonra verilen ödül ailesine takdim edildi.)
  7. The posthumous movie was a tribute to the actor’s career. (Oyuncunun kariyerine saygı niteliğindeki ölümünden sonra yayınlanan film.)
  8. The posthumous biography shed new light on the scientist’s life and work. (Bilim adamının hayatı ve çalışmaları hakkında yeni bir bakış açısı sunan ölümünden sonra yayınlanan biyografi.)
  9. Many artists become more famous after their posthumous recognition. (Birçok sanatçı, ölümden sonra tanınmalarıyla daha da ünlü hale gelirler.)
  10. The posthumous publication of the poet’s lost works was a literary event. (Kaybolan şairin eserlerinin ölümünden sonra yayınlanması bir edebi etkinlik oldu.)
  11. The posthumous release of the writer’s final novel was eagerly awaited by fans. (Yazarın son romanının ölümünden sonra yayınlanması hayranlar tarafından büyük bir heyecanla bekleniyordu.)
  12. Her posthumous album was a collection of previously unreleased songs. (Onun ölümünden sonra yayınlanan albümü önceden yayınlanmamış şarkıların bir derlemesi idi.)
  13. The posthumous painting was sold for a record-breaking price. (Ölümünden sonra yapılan resim rekor kırarak satıldı.)
  14. His posthumous reputation was that of a genius.
  1. The posthumous statue was erected in honor of the war hero. (Savaş kahramanına saygı için ölümünden sonra dikilen heykel.)
  2. The posthumous memoirs revealed a dark secret from the politician’s past. (Politikacının ölümünden sonra yayınlanan anıları geçmişinden karanlık bir sırrı ortaya çıkardı.)
  3. Her posthumous novel was unfinished, but still showed great promise. (Onun ölümünden sonra yayınlanan romanı tamamlanmamıştı, ancak hala büyük bir potansiyel gösteriyordu.)
  4. The posthumous tribute concert was a celebration of the musician’s life and music. (Müzisyenin hayatı ve müziği için düzenlenen ölümünden sonra yapılan anma konseri bir kutlama niteliğindeydi.)
  5. The posthumous collection of the artist’s paintings showcased his evolution as a painter. (Sanatçının ölümünden sonra yayınlanan resim koleksiyonu, onun ressam olarak gelişimini sergiledi.)
  6. The posthumous collection of the poet’s works included previously unpublished poems. (Şairin eserlerinin ölümünden sonra yayınlanan koleksiyonu daha önce yayınlanmamış şiirleri içeriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.