Posthumous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Posthumous
Posthumous, Türkçe anlamıyla “ölümden sonra”, genellikle ölen kişinin ölümünden sonra yayınlanan kitap, film, müzik vb. eserler için kullanılan bir sıfattır.
- His posthumous book was published last year. (Onun ölümünden sonra yayınlanan kitabı geçen yıl yayınlandı.)
- The artist’s posthumous exhibit was a huge success. (Sanatçının ölümünden sonra düzenlenen sergisi büyük bir başarı oldu.)
- The posthumous release of the musician’s final album was a bittersweet moment for his fans. (Müzisyenin son albümünün ölümünden sonra yayınlanması hayranları için acı tatlı bir an oldu.)
- Her posthumous reputation was forever tarnished by the scandal. (Onun ölümünden sonra kirlenen ünü skandal nedeniyle sonsuza dek lekeli kaldı.)
- The posthumous discovery of the author’s unpublished works was a great find for literary scholars. (Yazarın yayınlanmamış eserlerinin ölümünden sonra keşfi, edebiyat bilim adamları için büyük bir bulgu oldu.)
- The posthumous award was presented to the athlete’s family. (Sporcu için ölümünden sonra verilen ödül ailesine takdim edildi.)
- The posthumous movie was a tribute to the actor’s career. (Oyuncunun kariyerine saygı niteliğindeki ölümünden sonra yayınlanan film.)
- The posthumous biography shed new light on the scientist’s life and work. (Bilim adamının hayatı ve çalışmaları hakkında yeni bir bakış açısı sunan ölümünden sonra yayınlanan biyografi.)
- Many artists become more famous after their posthumous recognition. (Birçok sanatçı, ölümden sonra tanınmalarıyla daha da ünlü hale gelirler.)
- The posthumous publication of the poet’s lost works was a literary event. (Kaybolan şairin eserlerinin ölümünden sonra yayınlanması bir edebi etkinlik oldu.)
- The posthumous release of the writer’s final novel was eagerly awaited by fans. (Yazarın son romanının ölümünden sonra yayınlanması hayranlar tarafından büyük bir heyecanla bekleniyordu.)
- Her posthumous album was a collection of previously unreleased songs. (Onun ölümünden sonra yayınlanan albümü önceden yayınlanmamış şarkıların bir derlemesi idi.)
- The posthumous painting was sold for a record-breaking price. (Ölümünden sonra yapılan resim rekor kırarak satıldı.)
- His posthumous reputation was that of a genius.
- The posthumous statue was erected in honor of the war hero. (Savaş kahramanına saygı için ölümünden sonra dikilen heykel.)
- The posthumous memoirs revealed a dark secret from the politician’s past. (Politikacının ölümünden sonra yayınlanan anıları geçmişinden karanlık bir sırrı ortaya çıkardı.)
- Her posthumous novel was unfinished, but still showed great promise. (Onun ölümünden sonra yayınlanan romanı tamamlanmamıştı, ancak hala büyük bir potansiyel gösteriyordu.)
- The posthumous tribute concert was a celebration of the musician’s life and music. (Müzisyenin hayatı ve müziği için düzenlenen ölümünden sonra yapılan anma konseri bir kutlama niteliğindeydi.)
- The posthumous collection of the artist’s paintings showcased his evolution as a painter. (Sanatçının ölümünden sonra yayınlanan resim koleksiyonu, onun ressam olarak gelişimini sergiledi.)
- The posthumous collection of the poet’s works included previously unpublished poems. (Şairin eserlerinin ölümünden sonra yayınlanan koleksiyonu daha önce yayınlanmamış şiirleri içeriyordu.)
Hemen Yorum Yaz