Poor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Poor

Poor kelimesi Türkçe’de “fakir” veya “yoksul” anlamına gelir. İşte poor kelimesini İngilizce cümle içinde kullanarak 20 örnek:

  1. Poor people often struggle to make ends meet. (Fakir insanlar genellikle geçimlerini sağlamakta zorlanır.)
  2. He felt poor after losing his job. (İşini kaybettikten sonra kendini fakir hissetti.)
  3. The village was populated by poor farmers. (Köy, fakir çiftçiler tarafından işgal ediliyordu.)
  4. The poor woman couldn’t afford to buy food for her children. (Fakir kadın, çocukları için yiyecek alacak durumda değildi.)
  5. The government should do more to help the poor. (Hükümet, fakirleri daha fazla desteklemeli.)
  6. The poor quality of the food made me sick. (Yiyeceklerin kalitesi kötü olduğu için hastalandım.)
  7. The company went bankrupt due to poor management. (Şirket, kötü yönetim nedeniyle iflas etti.)
  8. The poor condition of the road caused many accidents. (Yolun kötü durumu birçok kazaya neden oldu.)
  9. The poor boy had to work to support his family. (Fakir çocuk, ailesini desteklemek için çalışmak zorunda kaldı.)
  10. The poor living conditions in the slums were appalling. (Kenelerdeki fakir yaşam koşulları dehşet vericiydi.)
  11. The poor state of the school’s facilities was a cause for concern. (Okulun tesislerinin kötü durumu endişe kaynağıydı.)
  12. The poor weather ruined our plans for the weekend. (Kötü hava hafta sonu planlarımızı bozdu.)
  13. The poor reception on my phone made it difficult to hear the other person. (Telefonumdaki kötü sinyal, diğer kişiyi duymayı zorlaştırdı.)
  14. The poor sales figures forced the company to make cuts. (Satışların düşük olması, şirketi kesinti yapmaya zorladı.)
  15. The poor quality of the product led to many complaints. (Ürünün kalitesinin kötü olması birçok şikayete neden oldu.)
  16. The poor state of the infrastructure made it difficult to travel. (Altyapının kötü durumu seyahati zorlaştırdı.)

    1. The poor hygiene in the restaurant led to many health code violations. (Restorandaki kötü hijyen birçok sağlık kodu ihlaline neden oldu.)
    2. The poor lighting in the room made it hard to read. (Odadaki kötü aydınlatma, okumayı zorlaştırdı.)
    3. The poor quality of the air in the city was a major concern for public health. (Şehirdeki havanın kötü kalitesi, halk sağlığı için büyük bir endişe kaynağıydı.)

    Türkçe karşılıkları da şöyle:

    1. Fakir insanlar genellikle geçimlerini sağlamakta zorlanır.
    2. İşini kaybettikten sonra kendini fakir hissetti.
    3. Köy, fakir çiftçiler tarafından işgal ediliyordu.
    4. Fakir kadın, çocukları için yiyecek alacak durumda değildi.
    5. Hükümet, fakirleri daha fazla desteklemeli.
    6. Yiyeceklerin kalitesi kötü olduğu için hastalandım.
    7. Şirket, kötü yönetim nedeniyle iflas etti.
    8. Yolun kötü durumu birçok kazaya neden oldu.
    9. Fakir çocuk, ailesini desteklemek için çalışmak zorunda kaldı.
    10. Kenelerdeki fakir yaşam koşulları dehşet vericiydi.
    11. Okulun tesislerinin kötü durumu endişe kaynağıydı.
    12. Kötü hava hafta sonu planlarımızı bozdu.
    13. Telefonumdaki kötü sinyal, diğer kişiyi duymayı zorlaştırdı.
    14. Satışların düşük olması, şirketi kesinti yapmaya zorladı.
    15. Ürünün kalitesinin kötü olması birçok şikayete neden oldu.
    16. Fakir çocuk, ailesini desteklemek için okulu bırakmak zorunda kaldı.
    17. Altyapının kötü durumu seyahati zorlaştırdı.
    18. Restorandaki kötü hijyen birçok sağlık kodu ihlaline neden oldu.
    19. Odadaki kötü aydınlatma, okumayı zorlaştırdı.
    20. Şehirdeki havanın kötü kalitesi, halk sağlığı için büyük bir endişe kaynağıydı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.