Poor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Poor
Poor kelimesi Türkçe’de “fakir” veya “yoksul” anlamına gelir. İşte poor kelimesini İngilizce cümle içinde kullanarak 20 örnek:
- Poor people often struggle to make ends meet. (Fakir insanlar genellikle geçimlerini sağlamakta zorlanır.)
- He felt poor after losing his job. (İşini kaybettikten sonra kendini fakir hissetti.)
- The village was populated by poor farmers. (Köy, fakir çiftçiler tarafından işgal ediliyordu.)
- The poor woman couldn’t afford to buy food for her children. (Fakir kadın, çocukları için yiyecek alacak durumda değildi.)
- The government should do more to help the poor. (Hükümet, fakirleri daha fazla desteklemeli.)
- The poor quality of the food made me sick. (Yiyeceklerin kalitesi kötü olduğu için hastalandım.)
- The company went bankrupt due to poor management. (Şirket, kötü yönetim nedeniyle iflas etti.)
- The poor condition of the road caused many accidents. (Yolun kötü durumu birçok kazaya neden oldu.)
- The poor boy had to work to support his family. (Fakir çocuk, ailesini desteklemek için çalışmak zorunda kaldı.)
- The poor living conditions in the slums were appalling. (Kenelerdeki fakir yaşam koşulları dehşet vericiydi.)
- The poor state of the school’s facilities was a cause for concern. (Okulun tesislerinin kötü durumu endişe kaynağıydı.)
- The poor weather ruined our plans for the weekend. (Kötü hava hafta sonu planlarımızı bozdu.)
- The poor reception on my phone made it difficult to hear the other person. (Telefonumdaki kötü sinyal, diğer kişiyi duymayı zorlaştırdı.)
- The poor sales figures forced the company to make cuts. (Satışların düşük olması, şirketi kesinti yapmaya zorladı.)
- The poor quality of the product led to many complaints. (Ürünün kalitesinin kötü olması birçok şikayete neden oldu.)
- The poor state of the infrastructure made it difficult to travel. (Altyapının kötü durumu seyahati zorlaştırdı.)
- The poor hygiene in the restaurant led to many health code violations. (Restorandaki kötü hijyen birçok sağlık kodu ihlaline neden oldu.)
- The poor lighting in the room made it hard to read. (Odadaki kötü aydınlatma, okumayı zorlaştırdı.)
- The poor quality of the air in the city was a major concern for public health. (Şehirdeki havanın kötü kalitesi, halk sağlığı için büyük bir endişe kaynağıydı.)
Türkçe karşılıkları da şöyle:
- Fakir insanlar genellikle geçimlerini sağlamakta zorlanır.
- İşini kaybettikten sonra kendini fakir hissetti.
- Köy, fakir çiftçiler tarafından işgal ediliyordu.
- Fakir kadın, çocukları için yiyecek alacak durumda değildi.
- Hükümet, fakirleri daha fazla desteklemeli.
- Yiyeceklerin kalitesi kötü olduğu için hastalandım.
- Şirket, kötü yönetim nedeniyle iflas etti.
- Yolun kötü durumu birçok kazaya neden oldu.
- Fakir çocuk, ailesini desteklemek için çalışmak zorunda kaldı.
- Kenelerdeki fakir yaşam koşulları dehşet vericiydi.
- Okulun tesislerinin kötü durumu endişe kaynağıydı.
- Kötü hava hafta sonu planlarımızı bozdu.
- Telefonumdaki kötü sinyal, diğer kişiyi duymayı zorlaştırdı.
- Satışların düşük olması, şirketi kesinti yapmaya zorladı.
- Ürünün kalitesinin kötü olması birçok şikayete neden oldu.
- Fakir çocuk, ailesini desteklemek için okulu bırakmak zorunda kaldı.
- Altyapının kötü durumu seyahati zorlaştırdı.
- Restorandaki kötü hijyen birçok sağlık kodu ihlaline neden oldu.
- Odadaki kötü aydınlatma, okumayı zorlaştırdı.
- Şehirdeki havanın kötü kalitesi, halk sağlığı için büyük bir endişe kaynağıydı.
Hemen Yorum Yaz