Ponderous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ponderous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ponderous Nedir?

Ponderous, ağırlığından dolayı yavaş hareket eden veya yavaş ilerleyen anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. The elephant moved in a ponderous manner. (Fil, ağır bir şekilde hareket etti.)
  2. The book was so ponderous that it took me weeks to finish. (Kitap o kadar ağırdı ki bitirmem haftalarımı aldı.)
  3. The athlete struggled with the ponderous weights. (Sporcu ağır halterlerle mücadele etti.)
  4. The truck moved with a ponderous speed along the bumpy road. (Kamyon engebeli yolda yavaş bir hızla hareket etti.)
  5. The ponderous pace of the lecture made me drowsy. (Dersin yavaş ilerleyen tempodan dolayı uykum geldi.)
  6. The man’s ponderous gait made it clear that he was injured. (Adamın yavaş adımları onun yaralandığını gösterdi.)
  7. The ponderous machinery was difficult to move. (Ağır makinelerin hareket ettirilmesi zordur.)
  8. The rock was too ponderous to lift. (Kaya kaldırılacak kadar ağırdı.)
  9. The ponderous clouds signaled an impending storm. (Ağır bulutlar yaklaşan bir fırtınanın işaretini verdi.)
  10. The ponderous barge made its way slowly down the river. (Ağır baraka nehirde yavaş yavaş ilerledi.)
  11. The man’s ponderous thoughts kept him up at night. (Adamın yavaş düşünceleri gece uykusunu kaçırdı.)
  12. The ponderous workload made it difficult to enjoy the job. (Ağır iş yükü işten keyif almamı zorlaştırdı.)
  13. The ponderous traffic made the commute unbearable. (Trafik yoğunluğu, işe gidip gelmeyi dayanılmaz hale getirdi.)
  14. The ponderous steps of the old woman echoed through the hallway. (Yaşlı kadının yavaş adımları koridorda yankılandı.)
  15. The ponderous movement of the caterpillar fascinated the children. (Tırtılın yavaş hareketi çocukları büyüledi.)
  16. The ponderous weight of the backpack made the hike difficult. (Sırt çantasının ağırlığı yürüyüşü zorlaştırdı.)
  17. The ponderous bureaucracy made it hard to get anything done. (Ağır bürokrasi herhangi bir işin yapılmasını zorlaştırdı.)
  18. The ponderous debate lasted for hours. (Tartışma saatlerce sürdü.)
  19. The ponderous whale breached the surface of the water. (Ağır balina, su yüzeyine çıktı.)
  20. The ponderousness of the situation weighed heavily on everyone involved. (Durumun ağırlığı, herkesi üzerine yıktı.)

Devam Eden Örnek Cümleler:

  1. The ponderous voice of the speaker made it hard to pay attention. (Konuşmacının yavaş sesi dikkat etmeyi zorlaştırdı.)
  2. The ponderous movement of the old clock was mesmerizing. (Eski saatin yavaş hareketi büyüleyiciydi.)
  3. The ponderous train made its way through the mountains. (Ağır tren dağları aşarak ilerledi.)
  4. The ponderous door creaked as it opened. (Kapı açılırken ağır ağır gıcırdadı.)
  5. The ponderous bag of groceries made it hard to walk. (Alışveriş poşetinin ağırlığı yürümeyi zorlaştırdı.)
  6. The ponderous silence hung heavily in the room. (Ağır sessizlik odayı kapladı.)
  7. The ponderous waves crashed against the shore. (Ağır dalgalar kıyıya vurdu.)
  8. The ponderousness of the bureaucracy slowed down the process. (Bürokrasinin ağırlığı işlemi yavaşlattı.)
  9. The ponderousness of the situation made it hard to find a solution. (Durumun ağırlığı çözüm bulmayı zorlaştırdı.)
  10. The ponderous machinery required a lot of maintenance. (Ağır makinelerin bakımı zordur.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Fil, ağır bir şekilde hareket etti.
  2. Kitap o kadar ağırdı ki bitirmem haftalarımı aldı.
  3. Sporcu ağır halterlerle mücadele etti.
  4. Kamyon engebeli yolda yavaş bir hızla hareket etti.
  5. Dersin yavaş ilerleyen tempodan dolayı uykum geldi.
  6. Adamın yavaş adımları onun yaralandığını gösterdi.
  7. Ağır makinelerin hareket ettirilmesi zordur.
  8. Kaya kaldırılacak kadar ağırdı.
  9. Ağır bulutlar yaklaşan bir fırtınanın işaretini verdi.
  10. Ağır baraka nehirde yavaş yavaş ilerledi.
  11. Adamın yavaş düşünceleri gece uykusunu kaçırdı.
  12. Ağır iş yükü işten keyif almamı zorlaştırdı.
  13. Trafik yoğunluğu, işe gidip gelmeyi dayanılmaz hale getirdi.
  14. Yaşlı kadının yavaş adımları koridorda yankılandı.
  15. Tırtılın yavaş hareketi çocukları büyüledi.
  16. Sırt çantasının ağırlığı yürüyüşü zorlaştırdı.
  17. Ağır bürokrasi herhangi bir işin yapılmasını zorlaştırdı.
  18. Tartışma saatlerce sürdü.
  19. Ağır balina

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.