Pleasantest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pleasantest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pleasantest Nedir?

Pleasantest, “hoş”, “keyifli” anlamına gelen sıfat bir İngilizce kelime olarak kullanılmaktadır.

Örnek Cümleler:

1. It was the pleasantest day of the year, with the sun shining and the birds singing. (Bu yılın en keyifli günüydü, güneş parlıyordu ve kuşlar ötüyordu.)
2. The hotel had the pleasantest staff, always smiling and willing to help. (Otelin çalışanları her zaman gülümseyen ve yardım etmek için istekli olan en hoş çalışanlarına sahipti.)
3. The aroma of freshly baked bread was the pleasantest smell I had ever experienced. (Taze pişmiş ekmek kokusu benim deneyimlediğim en hoş koku idi.)
4. Walking through the park on a sunny day is one of life’s pleasantest experiences. (Güneşli bir günde parkta yürümek hayatın en keyifli deneyimlerinden biridir.)
5. The flowers in the garden were the pleasantest colors, with vibrant pinks and purples. (Bahçedeki çiçekler en hoş renklerdeydi, canlı pembe ve morlarla doluydular.)
6. She had the pleasantest personality, always kind and considerate to others. (O, en hoş kişiliğe sahipti, her zaman başkalarına nazik ve düşünceli davranırdı.)
7. The sound of the waves crashing against the shore was the pleasantest sound I had ever heard. (Dalgaların kıyıya vurduğu ses, duyduğum en hoş sesti.)
8. Having a cup of tea on a rainy day is one of the pleasantest things to do. (Yağmurlu bir günde bir fincan çay içmek yapılacak en keyifli şeylerden biridir.)
9. The view from the top of the mountain was the pleasantest sight I

   had ever seen, with miles and miles of breathtaking scenery. (Dağın tepesinden görülen manzara, nefes kesen manzaraların olduğu kilometrelerce uzunluğunda en hoş görüntüydü.)

10. Spending time with loved ones is one of life’s pleasantest experiences. (Sevdiklerimizle vakit geçirmek hayatın en keyifli deneyimlerinden biridir.)
11. The warmth of the sun on my skin was the pleasantest feeling, especially after a long, cold winter. (Cildimde güneşin sıcaklığı, özellikle uzun ve soğuk bir kıştan sonra en hoş hislerden biriydi.)
12. Listening to music is one of the pleasantest ways to relax after a long day. (Uzun bir günün ardından rahatlamak için müzik dinlemek en keyifli yollardan biridir.)
13. The smell of freshly cut grass is one of the pleasantest scents of spring. (Taze kesilmiş çimen kokusu, baharın en hoş kokularından biridir.)
14. Watching the sunset over the ocean is one of the pleasantest sights in the world. (Okyanusun üzerindeki güneşin batışını izlemek dünyadaki en hoş manzaralardan biridir.)
15. Reading a good book on a rainy day is one of the pleasantest ways to spend the day. (Yağmurlu bir günde iyi bir kitap okumak, günü geçirmenin en keyifli yollarından biridir.)
16. She had the pleasantest smile, always lighting up a room when she entered. (O, her zaman odaya girdiğinde odanın havasını aydınlatan en hoş gülümsemeye sahipti.)
17. The taste of freshly baked cookies was the pleasantest flavor, with a perfect balance of sweetness and warmth. (Taze pişmiş kurabiyelerin tadı, tatlılık ve sıcaklık açısından mükemmel bir dengeye sahip olarak en hoş lezzetti