Play İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Play İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Play (Fiil): Oyun oynamak, eğlenmek, çalmak, rol yapmak gibi anlamlara gelir.
- I love playing basketball with my friends. (Arkadaşlarımla basketbol oynamayı seviyorum.)
- Can we play a board game tonight? (Bu akşam bir masa oyunu oynayabilir miyiz?)
- She enjoys playing the piano. (O piyano çalmaktan keyif alıyor.)
- The children are playing in the park. (Çocuklar parkta oynuyorlar.)
- Let’s play hide and seek! (Saklambaç oynayalım!)
- The orchestra will play Beethoven’s Ninth Symphony. (Orkestra Beethoven’in 9. Senfonisini çalacak.)
- He always plays the villain in the school play. (Okul oyununda her zaman kötü karakteri canlandırır.)
- The cat loves to play with the ball of yarn. (Kedi iplerle oynamayı seviyor.)
- They are going to play a game of soccer after school. (Okuldan sonra bir futbol maçı yapacaklar.)
- The children are playing dress-up. (Çocuklar kıyafet giydirme oyunu oynuyorlar.)
- She plays the lead role in the school play. (Okul oyununda başrolü oynuyor.)
- The band is going to play at the music festival. (Grup müzik festivalinde çalacak.)
- He likes to play video games in his free time. (Boş zamanlarında video oyunları oynamayı seviyor.)
- The dog wants to play fetch. (Köpek top atıp getirmek oynamak istiyor.)
- The children are playing with building blocks. (Çocuklar yapı bloklarıyla oynuyorlar.)
- They play chess every weekend. (Her hafta sonu satranç oynarlar.)
- She plays the guitar beautifully. (O gitarı güzel bir şekilde çalıyor.)
- The basketball team is going to play against the rival school tonight. (Basketbol takımı rakip okulla bu gece maç yapacak.)
- The kids are playing with
- My little sister likes to play with dolls. (Küçük kız kardeşim bebeklerle oynamayı seviyor.)
Play (İsim): Oyun, oynama, tiyatro oyunu gibi anlamlara gelir.
- The children are having fun at the play center. (Çocuklar oyun merkezinde eğleniyorlar.)
- Shakespeare’s plays are still performed all over the world. (Shakespeare’in oyunları hala dünya genelinde sahneleniyor.)
- We’re going to see a play at the theater tonight. (Bu gece tiyatroya bir oyun izlemeye gidiyoruz.)
- He wrote a play about his experiences in the war. (Savaşta yaşadığı deneyimleri konu alan bir tiyatro oyunu yazdı.)
- The actors did a great job in the play. (Aktörler tiyatro oyununda harika iş çıkardılar.)
- My favorite play is Hamlet. (En sevdiğim tiyatro oyunu Hamlet’tir.)
- The school is putting on a play for parents’ night. (Okul veliler gecesi için bir tiyatro oyunu sahneleyecek.)
- She has a lead role in the upcoming play. (Yaklaşan tiyatro oyununda başrolde yer alıyor.)
- The play was well received by the audience. (Tiyatro oyunu izleyiciler tarafından iyi karşılandı.)
- The students are studying Shakespeare’s plays in their literature class. (Öğrenciler edebiyat derslerinde Shakespeare’in oyunlarını inceliyorlar.)
Hemen Yorum Yaz