Placation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Placation Nedir?

Placation, bir kişiyi yatıştırmak, sakinleştirmek veya tatmin etmek için yapılan bir eylemdir. Bu, genellikle birisinin öfkesini veya hoşnutsuzluğunu azaltmak için yapılır.

Örnek Cümleler:

  1. He tried to placate his boss by apologizing for his mistake. (Patronunu hatası için özür dileyerek yatıştırmaya çalıştı.)
  2. The mother tried to placate her crying baby by rocking him gently. (Anne, ağlayan bebeğini nazikçe sallayarak yatıştırmaya çalıştı.)
  3. The politician attempted to placate the angry protesters by promising change. (Politikacı, değişim vaat ederek öfkeli protestocuları yatıştırmaya çalıştı.)
  4. The teacher tried to placate the upset student by offering extra help. (Öğretmen, üzgün öğrenciyi ekstra yardım sunarak yatıştırmaya çalıştı.)
  5. The company tried to placate its customers by offering refunds. (Şirket, iade teklif ederek müşterilerini yatıştırmaya çalıştı.)
  6. She tried to placate her husband by making his favorite meal. (Eşi, favori yemeğini yaparak onu yatıştırmaya çalıştı.)
  7. The customer service representative tried to placate the angry customer by offering a discount. (Müşteri hizmetleri temsilcisi, indirim sunarak öfkeli müşteriyi yatıştırmaya çalıştı.)
  8. The coach tried to placate the upset player by giving him more playing time. (Antrenör, üzgün oyuncuya daha fazla oynama süresi vererek yatıştırmaya çalıştı.)
  9. The manager tried to placate the unhappy employee by giving her a promotion. (Yönetici, mutsuz çalışanı terfi ettirerek yatıştırmaya çalıştı.)
  10. The husband tried to placate his wife by buying her flowers. (Kocası, ona çiçekler alarak onu yatıştırmaya çalıştı.)
  11. The student tried to placate the teacher by promising to improve their grades. (Öğrenci, notlarını düzelterek öğretmenini yatıştırmaya çalıştı.)
  12. The company tried to placate its investors by announcing higher profits. (Şirket, daha yüksek kar açıklaması yaparak yatıştırmaya çalıştı.)
  13. The customer service representative tried to placate the frustrated customer by offering a free upgrade. (Müşteri hizmetleri temsilcisi, ücretsiz bir yükseltme sunarak sinirli müşteriyi yatıştırmaya çalıştı.)
  14. The employee tried to placate their boss by taking on extra work. (Çalışan, ekstra iş alarak patronunu yatıştırmaya çalıştı.)
  15. The parent tried to placate their child by buying them a toy. (Ebeveyn, onlara oy
  1. The parent tried to placate their child by buying them a toy. (Ebeveyn, onlara oyuncak alarak çocuklarını yatıştırmaya çalıştı.)
  2. The customer tried to placate the upset waiter by leaving a generous tip. (Müşteri, cömert bir bahşiş bırakarak üzgün garsonu yatıştırmaya çalıştı.)
  3. The company tried to placate the disappointed shareholders by announcing a new product line. (Şirket, yeni bir ürün hattı açıklayarak hayal kırıklığına uğramış hissedarları yatıştırmaya çalıştı.)
  4. The friend tried to placate their upset friend by listening and offering support. (Arkadaş, dinleyerek ve destek sunarak üzgün arkadaşını yatıştırmaya çalıştı.)
  5. The manager tried to placate the angry customer by offering a sincere apology. (Yönetici, samimi bir özür sunarak öfkeli müşteriyi yatıştırmaya çalıştı.)
  6. The company tried to placate its employees by offering a generous bonus. (Şirket, cömert bir prim sunarak çalışanlarını yatıştırmaya çalıştı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.