Piano İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Piano İle İlgili Cümleler
Anlamı: Piano, bir klavyeli çalgı türüdür. Tuşlara basarak ses çıkartır.
- I love playing the piano. (Piyano çalmayı seviyorum.)
- My friend is taking piano lessons. (Arkadaşım piyano dersleri alıyor.)
- The sound of the piano is very soothing. (Piyano sesi çok huzurlu.)
- She plays the piano beautifully. (O, piyano çalmayı güzel bir şekilde yapıyor.)
- I need to tune my piano. (Piyano akordunu ayarlamam gerekiyor.)
- The piano is a complex instrument. (Piyano, karmaşık bir çalgıdır.)
- I can play a few songs on the piano. (Piyano üzerinde birkaç şarkı çalabilirim.)
- He composed a beautiful piano piece. (O, güzel bir piyano eseri besteledi.)
- Playing the piano requires practice. (Piyano çalmak pratik gerektirir.)
- She gave a piano recital last night. (O, dün gece piyano resitali verdi.)
- I prefer playing the piano to the guitar. (Gitar yerine piyano çalmayı tercih ederim.)
- He has a grand piano in his living room. (O, oturma odasında bir kuyruklu piyanoya sahip.)
- I find playing the piano to be very therapeutic. (Piyano çalmayı çok terapötik buluyorum.)
- She practices the piano for an hour every day. (O, her gün bir saat piyano çalışıyor.)
- I need to buy some new piano sheet music. (Yeni piyano notaları almam gerekiyor.)
- He has been playing the piano since he was a child. (O, çocukluğundan beri piyano çalıyor.)
- The piano is a popular instrument for classical music. (Piyano, klasik müzik için popüler bir enstrümandır.)
- She won first prize in a piano competition. (O, bir piyano yarışmasında birincilik ödülünü kazandı.)
- I can’t play the piano very well yet, but I’m working on it. (Henüz piyano çalamıyorum ama üzerinde çalışıyorum.)
- My favorite piano piece is Beethoven’s Moonlight Sonata. (Benim en sevdiğim piyano eseri Beethoven’ın Ay Işığı Sonatı.)
- I love the sound of the piano in jazz music. (Caz müziğindeki piyano sesini seviyorum.)
- He has a small keyboard that he uses to practice piano. (O, piyano çalışmak için kullandığı küçük bir klavyeye sahip.)
- I learned how to play the piano from my grandmother. (Piyano çalmayı büyükannemden öğrendim.)
- She wants to learn how to play piano but doesn’t have a piano at home. (O, piyano çalmayı öğrenmek istiyor ama evde piyano yok.)
- The piano accompaniment in that song is beautiful. (Şarkıdaki piyano eşlik güzel.)
- He has a natural talent for playing the piano. (O, piyano çalmak için doğal bir yeteneğe sahip.)
- I like to play classical music on the piano. (Piyano üzerinde klasik müzik çalmayı seviyorum.)
- She can play the piano by ear without reading sheet music. (O, nota okumadan piyanoyu kulakla çalabilir.)
- The piano is an important instrument in orchestral music. (Piyano, orkestral müzikte önemli bir enstrümandır.)
- He gave her a piano as a gift for her graduation. (O, mezuniyeti için hediye olarak bir piyano verdi.)
Hemen Yorum Yaz