Petulant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Petulant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Petulant Nedir?

Petulant, küçük şeylerden kolayca rahatsız olan, çabuk kızan, sabırsız ve huysuz olan kişileri tanımlamak için kullanılan bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

1. She threw a petulant tantrum when her favorite toy was taken away. (En sevdiği oyuncak elinden alınınca petulant bir çocuk gibi hırçınlaştı.)
2. His petulant behavior at the restaurant embarrassed his friends. (Restoranda ki petulant davranışları arkadaşlarını utandırdı.)
3. The boss was petulant when his employees made a mistake. (Çalışanları bir hata yaptığında patron petulant bir şekilde davrandı.)
4. The child was petulant when he didn’t get his way. (Yolunda gitmeyince çocuk petulant bir tavır sergiledi.)
5. She was petulant with her husband when he forgot their anniversary. (Eşinin evlilik yıl dönümünü unutunca karısı petulant bir şekilde davrandı.)
6. His petulant behavior made it difficult to work with him. (Petulant davranışları, onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
7. She was petulant about not being able to find her keys. (Anahtarlarını bulamadığı için petulant bir tavır sergiledi.)
8. His petulant attitude towards criticism was not appreciated. (Eleştirilere karşı petulant bir tutum, takdir edilmedi.)
9. The child’s petulant whining was annoying the other passengers. (Çocuğun petulant şekilde homurdanması diğer yolcuları rahatsız ediyordu.)
10. His petulant outburst ruined the peaceful atmosphere. (Petulant patlaması huzurlu atmosferi bozdu.)
11. She acted petulant when her friends couldn’t come to her party. (Arkadaşlarının partisine gelemeyecekleri söylendiğinde petulant davrandı.)
12. His petulant behavior caused problems in the workplace. (Petulant davranışları işyerinde problemlere neden oldu.)
13. The child’s petulant demands were unreasonable. (Çocuğun petulant talepleri mantıksızdı.)
14. His petulant attitude towards authority figures got him into trouble. (Otorite figürlerine karşı petulant tutumu ona sorun çıkardı.)
15. She displayed petulant behavior when she was tired. (Yorgun olduğunda petulant davranışlar sergiledi.)
16. His petulant tone of voice made it clear that he was not happy. (Petulant tonuyla konuşması, mutlu olmadığını açıkça ortaya koydu.)
17. The petulant child refused to apologize for his actions. (Petulant çocuk, eylemleri için özür dilemeyi reddetti.)
18. Her petulant behavior made her difficult to be around. (Petulant davranışları, onunla birlikte olmayı zorlaştırdı.)
19. His petulant attitude towards his coworkers was a constant source of tension. (İş arkadaşlarına karşı petulant tutumu, sürekli bir ger

20. The teacher had to deal with petulant students who didn’t want to follow the rules. (Öğrencilerin kurala uymak istemedikleri petulant bir durumla öğretmen başa çıkmak zorunda kaldı.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah renkte yazılmıştır.)