Petty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Petty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Petty İle İlgili Cümleler (20 Örnek)

Türkçe Anlamı: Küçük, önemsiz, gereksiz.

1. My boss is so petty, he always finds something to complain about. (Patronum çok küçük düşünceli, her zaman şikayet edecek bir şey bulur.)
2. It’s petty to hold a grudge against someone for so long. (Birine bu kadar uzun süre kırgın kalmak küçük düşüncelidir.)
3. The petty cash box is kept in the office. (Küçük para kasası ofiste tutulur.)
4. She complained about the petty details of the party, like the color of the napkins. (Partinin küçük detaylarından, örneğin peçetelerin renginden şikayet etti.)
5. His petty behavior is really getting on my nerves. (Onun küçük davranışları gerçekten sinirimi bozuyor.)
6. The petty thief was caught stealing candy from the store. (Küçük hırsız mağazadan şeker çalarken yakalandı.)
7. I don’t have time for petty arguments. (Küçük tartışmalar için zamanım yok.)
8. The petty officer was in charge of the ship’s supplies. (Küçük subay geminin malzemelerinden sorumluydu.)
9. It’s petty to refuse to talk to someone just because you don’t like them. (Sadece sevmediğiniz için biriyle konuşmayı reddetmek küçük düşüncelidir.)
10. He was fired for a petty reason, like coming in late one day. (Bir gün geç gelmek gibi küçük bir nedenle işten çıkarıldı.)
11. The petty cash fund was used to buy office supplies. (Küçük para fonu ofis malzemeleri satın almak için kullanıldı.)
12. She made a petty comment about my clothes, but I ignored it. (Kıyafetlerim hakkında küçük bir yorum yaptı, ama görmezden geldim.)
13. The petty thief was sentenced to six months in jail. (Küçük hırsız altı ay hapis cezasına çarptırıldı.)
14. It’s petty to get upset over small things. (Küçük şeyler için üzülmek küçük düşüncelidir.)
15. The petty officer was promoted to lieutenant. (Küçük subay teğmenliğe terfi etti.)
16. She always gets petty when she’s tired. (Yorgun olduğunda her zaman küçük düşünceli olur.)
17. The petty cash fund needs to be replenished. (Küçük para fonu yenilenmesi gerekiyor.)
18. He’s so petty, he even counts the number of ice cubes in his drink. (O kadar küçük düşünceli ki, içeceğindeki buz küplerinin sayısını bile sayar.)
19. It’s petty to hold onto grudges and not forgive someone. (Kırgınlık beslemek ve birine affetmemek küçük düşüncelidir.)

Türkçe Anlamı: Küçük çıkarlarını ön planda tutan, mesnetsiz.

1. He made a petty comment about her work, even though he had no expertise in the subject. (Konu hakkında hiçbir uzmanlığı olmamasına rağmen, işi hakkında küçük bir yorum yaptı.)
2. The petty politician was more concerned with his own interests than the needs of the people. (Küçük siyasetçi insanların ihtiyaçlarından çok kendi çıkarlarıyla ilgiliydi.)
3. It’s petty to gossip about someone behind their back. (Biri hakkında arkadan konuşmak küçük düşüncelidir.)
4. She’s so petty, she’ll argue with anyone just to be right. (O kadar küçük düşünceli ki, doğru olmak için herkesle tartışır.)
5. The petty criminal was arrested for stealing a few dollars from a convenience store. (Küçük suçlu bir bakkaldan birkaç dolar çalmak suçundan tutuklandı.)
6. He’s being petty by refusing to work with her just because they had a disagreement. (Sadece bir anlaşmazlık yaşadıkları için onunla çalışmayı reddetmek küçük düşüncelidir.)
7. The petty boss refused to give her a raise, even though she had been with the company for years. (Yıllardır şirkette çalışmasına rağmen, küçük düşünceli patronu ona zam vermeyi reddetti.)
8. It’s petty to hold a grudge against someone for a mistake they made years ago. (Yıllar önce yapılan bir hatadan dolayı birine kırgın kalmak küçük düşüncelidir.)
9. The petty thief stole a bike from a child. (Küçük hırsız bir çocuktan bisiklet çaldı.)
10. She’s always so petty, she’ll even argue about the temperature in the room. (O kadar küçük düşünceli ki, odanın sıcaklığı hakkında bile tartışır.)
11. The petty officer was criticized for his unfair treatment of the crew. (Küçük subay mürettebatın haksız muamelesinden dolayı eleştirildi.)
12. He’s being petty by refusing to share his notes with his classmates. (Sınıf arkadaşlarıyla notlarını paylaşmayı reddetmek küçük düşüncelidir.)
13. The petty criminal was caught stealing a candy bar from a gas station. (Küçük suçlu bir benzin istasyonundan bir çikolata çalarken yakalandı.)
14. It’s petty to compete with someone for no reason other than to prove you’re better. (Sadece kendinizi daha iyi olduğunuzu kanıtlamak için birisiyle yarışmak küçük düşüncelidir.)
15. The petty boss micromanaged every aspect of his employees’ work. (Küçük düşünceli patronu, çalışanların işinin her yönünü mikro yönetti.)
16. He’s being petty by refusing to let her borrow his pen. (Kalem öd