Pester İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pester İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pester İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Rahatsız etmek, sürekli taciz etmek, sıkıştırmak.

Örnek Cümleler:

1. She pestered her boss for a raise. (Patronuna zam talep etmek için sıkıştırdı.)
2. My little brother loves to pester me when I’m busy. (Kardeşim ben meşgulken beni rahatsız etmekten hoşlanır.)
3. The telemarketers won’t stop pestering me. (Telemarketingciler sürekli taciz etmeyi bırakmıyorlar.)
4. My neighbor’s dog always pesters me when I’m in my backyard. (Komşumun köpeği her zaman ben bahçedeyken sıkıştırır.)
5. She keeps pestering me to join her gym. (Beni spor salonuna katılmak için sürekli sıkıştırıyor.)
6. The child would not stop pestering his parents for a toy. (Çocuk oyuncak istediği için ebeveynlerini rahatsız etmeyi bırakmadı.)
7. Stop pestering me about your problems. (Sorunların hakkında sürekli bana sıkıştırmayı bırak.)
8. The reporter pestered the celebrity for an interview. (Muhabir ünlüyü bir röportaj için sıkıştırdı.)
9. The cat keeps pestering me for food. (Kedi yiyecek için beni sıkıştırmayı bırakmıyor.)
10. My boss always pesters me for updates on my project. (Patronum projemdeki güncellemeler hakkında sürekli sıkıştırır.)
11. He was pestered by doubts about his abilities. (Kendine olan yetenekleri hakkında kuşkular onu rahatsız etti.)
12. The student kept pestering
13. The student kept pestering the teacher for an extension on the assignment. (Ödev için ek süre istemek için öğretmenini sıkıştırmayı bırakmadı.)
14. The salesperson pestered the customer to buy more products. (Satıcı müşterisini daha fazla ürün almaya sıkıştırdı.)
15. The fans were pestering the musician for autographs after the concert. (Hayranlar konserden sonra müzisyenden imza istemek için sıkıştırdılar.)
16. The child wouldn’t stop pestering his parents for ice cream. (Çocuk dondurma için ebeveynlerini sıkıştırmayı bırakmadı.)
17. She was pestered by her ex-boyfriend’s constant phone calls. (Eski erkek arkadaşının sürekli telefonlarından rahatsız edildi.)
18. My little sister always pesters me to play with her. (Küçük kardeşim benimle oynamak için sıkıştırmayı bırakmaz.)
19. The politician was pestered by the media about his scandal. (Politikacı skandalı hakkında medya tarafından sıkıştırıldı.)
20. Stop pestering me with questions. (Sorularla sürekli beni sıkıştırmayı bırak.)
21. The customer was pestered by the salesperson to buy a more expensive product. (Satıcı müşteriyi daha pahalı bir ürün almaya sıkıştırdı.)
22. She pestered her friends to come to her party. (Arkadaşlarını partiye gelmeleri için sıkıştırdı.)