Persuasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Persuasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Persuasive: İkna edici, etkileyici
Persuasive kelimesi, bir fikri veya düşünceyi başkalarına kabul ettirmek için kullanılan bir kelime olarak kullanılır. İşte, İngilizce cümlelerde “persuasive” kelimesinin kullanımına örnekler:
-
Her persuasive argument he made was met with resistance from the audience. (Her ikna edici argümanı, izleyicilerin direnciyle karşılaştı.)
-
She has a persuasive personality that helps her win over even the toughest critics. (O, en zor eleştirmenleri bile kazanmasına yardımcı olan ikna edici bir kişiliğe sahiptir.)
-
The persuasive speech given by the politician swayed many voters. (Politikacının verdiği ikna edici konuşma, birçok seçmeni etkiledi.)
-
He used persuasive language to convince the board to approve his proposal. (Teklifini onaylamak için kurulu ikna etmek için ikna edici bir dil kullandı.)
-
The salesperson’s persuasive techniques convinced me to buy the product. (Satıcının ikna edici teknikleri, ürünü satın almamı sağladı.)
-
The lawyer used persuasive arguments to win the case. (Avukat, davayı kazanmak için ikna edici argümanlar kullandı.)
-
The company’s persuasive advertising campaign increased sales by 20%. (Şirketin ikna edici reklam kampanyası, satışları %20 artırdı.)
-
Her persuasive essay on environmental issues convinced many people to take action. (Çevre sorunlarıyla ilgili ikna edici makalesi, birçok insanın harekete geçmesini sağladı.)
-
The coach used persuasive tactics to motivate the team to win. (Antrenör, takımı kazanmaya motive etmek için ikna edici taktikler kullandı.)
-
The CEO’s persuasive presentation convinced the investors to fund the project. (CEO’nun ikna edici sunumu, yatırımcıları projeye fon sağlamaya ikna etti.)
-
Her persuasive arguments about the benefits of exercise convinced me to join the gym. (Egzersizin faydaları hakkındaki ikna edici argümanları beni spor salonuna katılmaya ikna etti.)
-
The charity’s persuasive appeal raised thousands of dollars for the cause. (Hayır kurumunun ikna edici çağrısı, neden için binlerce dolar topladı.)
-
He used persuasive body language to get the audience on his side. (İzleyicileri yanına çekmek için ikna edici vücut dilini kullandı.)
-
The persuasive essay written by the student received an A+
-
The politician’s persuasive campaign promises helped him win the election. (Politikacının ikna edici seçim vaatleri, onun seçimi kazanmasına yardımcı oldu.)
-
The teacher’s persuasive arguments about the importance of education convinced the parents to enroll their children in school. (Eğitimin önemi hakkındaki ikna edici argümanları, velilerin çocuklarını okula kaydettirmesine neden oldu.)
-
The marketing team used persuasive messaging to attract new customers. (Pazarlama ekibi, yeni müşterileri çekmek için ikna edici mesajları kullandı.)
-
The defendant’s persuasive testimony helped him win the case. (Sanığın ikna edici ifadesi, onun davayı kazanmasına yardımcı oldu.)
-
The motivational speaker’s persuasive speech inspired the audience to pursue their dreams. (Motivasyon konuşmacısının ikna edici konuşması, izleyicileri hayallerini takip etmeye teşvik etti.)
-
The persuasive skills of the negotiator helped to reach a compromise between the two parties. (Müzakerecinin ikna edici becerileri, iki taraf arasında bir uzlaşmaya varılmasına yardımcı oldu.)
Hemen Yorum Yaz