Persuasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Persuasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Persuasive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Persuasive: İkna edici, etkileyici

Persuasive kelimesi, bir fikri veya düşünceyi başkalarına kabul ettirmek için kullanılan bir kelime olarak kullanılır. İşte, İngilizce cümlelerde “persuasive” kelimesinin kullanımına örnekler:

  1. Her persuasive argument he made was met with resistance from the audience. (Her ikna edici argümanı, izleyicilerin direnciyle karşılaştı.)

  2. She has a persuasive personality that helps her win over even the toughest critics. (O, en zor eleştirmenleri bile kazanmasına yardımcı olan ikna edici bir kişiliğe sahiptir.)

  3. The persuasive speech given by the politician swayed many voters. (Politikacının verdiği ikna edici konuşma, birçok seçmeni etkiledi.)

  4. He used persuasive language to convince the board to approve his proposal. (Teklifini onaylamak için kurulu ikna etmek için ikna edici bir dil kullandı.)

  5. The salesperson’s persuasive techniques convinced me to buy the product. (Satıcının ikna edici teknikleri, ürünü satın almamı sağladı.)

  6. The lawyer used persuasive arguments to win the case. (Avukat, davayı kazanmak için ikna edici argümanlar kullandı.)

  7. The company’s persuasive advertising campaign increased sales by 20%. (Şirketin ikna edici reklam kampanyası, satışları %20 artırdı.)

  8. Her persuasive essay on environmental issues convinced many people to take action. (Çevre sorunlarıyla ilgili ikna edici makalesi, birçok insanın harekete geçmesini sağladı.)

  9. The coach used persuasive tactics to motivate the team to win. (Antrenör, takımı kazanmaya motive etmek için ikna edici taktikler kullandı.)

  10. The CEO’s persuasive presentation convinced the investors to fund the project. (CEO’nun ikna edici sunumu, yatırımcıları projeye fon sağlamaya ikna etti.)

  11. Her persuasive arguments about the benefits of exercise convinced me to join the gym. (Egzersizin faydaları hakkındaki ikna edici argümanları beni spor salonuna katılmaya ikna etti.)

  12. The charity’s persuasive appeal raised thousands of dollars for the cause. (Hayır kurumunun ikna edici çağrısı, neden için binlerce dolar topladı.)

  13. He used persuasive body language to get the audience on his side. (İzleyicileri yanına çekmek için ikna edici vücut dilini kullandı.)

  14. The persuasive essay written by the student received an A+

  1. The politician’s persuasive campaign promises helped him win the election. (Politikacının ikna edici seçim vaatleri, onun seçimi kazanmasına yardımcı oldu.)

  2. The teacher’s persuasive arguments about the importance of education convinced the parents to enroll their children in school. (Eğitimin önemi hakkındaki ikna edici argümanları, velilerin çocuklarını okula kaydettirmesine neden oldu.)

  3. The marketing team used persuasive messaging to attract new customers. (Pazarlama ekibi, yeni müşterileri çekmek için ikna edici mesajları kullandı.)

  4. The defendant’s persuasive testimony helped him win the case. (Sanığın ikna edici ifadesi, onun davayı kazanmasına yardımcı oldu.)

  5. The motivational speaker’s persuasive speech inspired the audience to pursue their dreams. (Motivasyon konuşmacısının ikna edici konuşması, izleyicileri hayallerini takip etmeye teşvik etti.)

  6. The persuasive skills of the negotiator helped to reach a compromise between the two parties. (Müzakerecinin ikna edici becerileri, iki taraf arasında bir uzlaşmaya varılmasına yardımcı oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.