Permissible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Permissible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Permissible

Permissible kelimesinin Türkçe anlamı “izin verilebilir” veya “uygun” anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla hukuk, finans veya ticaret gibi konularda kullanılır.

Örnek cümleler:

1. It is not permissible to smoke in this building. (İzin verilmez, bu binada sigara içmek.)
2. The use of cell phones is not permissible during the exam. (Sınav sırasında kullanmak izin verilmez cep telefonları.)
3. Only permissible deductions are allowed on your tax return. (Sadece izin verilen kesintiler vergi beyannamenizde kabul edilir.)
4. Is it permissible to bring your own snacks to the movie theater? (Sinemaya kendi atıştırmalıklarınızı getirmek uygun mu?)
5. The company’s policy only allows for permissible expenses to be reimbursed. (Şirketin politikası sadece izin verilen masrafların geri ödenmesine izin verir.)
6. The new law makes it permissible for businesses to operate on Sundays. (Yeni yasa, işletmelerin Pazar günleri faaliyet göstermesine izin veriyor.)
7. It is not permissible to park in front of the fire hydrant. (Yangın musluğunun önünde park etmek mümkün değildir.)
8. Permissible levels of pollution have been exceeded in this area. (Bu bölgede izin verilen kirlilik seviyeleri aşılmıştır.)
9. The contract stipulates that only permissible uses of the property are allowed. (Sözleşme, mülkün sadece izin verilen kullanımlarına izin verildiğini belirtiyor.)
10. It is not permissible to bring outside food into the restaurant. (Dışarıdan yiyecek getirmek, restorana izin verilmez.)
11. Permissible speed limits are clearly posted on the highway. (Otoyolda izin verilen hız limitleri açıkça belirtilir.)
12. Only permissible materials can be used in the construction of the building. (Bina inşaatında sadece izin verilen malzemeler kullanılabilir.)
13. The rules state that only permissible attire is allowed on the golf course. (Kurallar, sadece izin verilen kıyafetlerin golf sahasında kullanılmasına izin verildiğini belirtir.)
14. Permissible noise levels must be maintained during construction. (İnşaat sırasında izin verilen gürültü seviyeleri korunmalıdır.)
    15

15. The judge ruled that the evidence obtained illegally was not permissible in court. (Yargıç, yasadışı olarak elde edilen kanıtların mahkemede kullanılamayacağına hükmetti.)
16. The company has a policy of only investing in permissible industries. (Şirket, sadece izin verilen sektörlere yatırım yapma politikasına sahiptir.)
17. It is not permissible to enter the construction site without proper safety equipment. (Uygun güvenlik ekipmanı olmadan inşaat alanına girmek mümkün değildir.)
18. The contract specifies the permissible use of the software. (Sözleşme, yazılımın izin verilen kullanımını belirler.)
19. The airline has a list of permissible carry-on items. (Havayolu, izin verilen el bagajı öğelerinin bir listesine sahiptir.)
20. It is important to stay within the permissible limit when using credit cards. (Kredi kartları kullanılırken izin verilen sınırda kalmak önemlidir.)