Perceptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Perceptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Perceptive (Algılayıcı)

Perceptive, bir şeyi veya durumu anlamak veya fark etmek için kullanılan bir kelime. Aşağıda, perceptive kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle ve Türkçe karşılıkları yer almaktadır:

  1. She is very perceptive and always knows when something is wrong. (O, çok algılayıcıdır ve her zaman bir şeyin yanlış olduğunu bilir.)
  2. His perceptive observations helped us to understand the situation better. (Onun algılayıcı gözlemleri, durumu daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.)
  3. The writer’s perceptive insights into human nature are evident in his work. (Yazarın insan doğası hakkındaki algılayıcı görüşleri, eserinde açıkça görülmektedir.)
  4. She has a perceptive mind and can quickly grasp complex concepts. (O, algılayıcı bir zihne sahiptir ve karmaşık kavramları hızlı bir şekilde kavrayabilir.)
  5. His perceptive comments shed new light on the topic. (Onun algılayıcı yorumları, konu hakkında yeni bir ışık tuttu.)
  6. The therapist’s perceptive questions helped the patient to understand his feelings. (Terapistin algılayıcı soruları, hastanın duygularını anlamasına yardımcı oldu.)
  7. She has a very perceptive eye for detail. (O, ayrıntılara çok algılayıcı bir gözle bakar.)
  8. The student’s perceptive analysis of the text impressed the teacher. (Öğrencinin metnin algılayıcı analizi öğretmene etki etti.)
  9. His perceptive nature allows him to see things from different perspectives. (Onun algılayıcı doğası, onun farklı perspektiflerden şeyleri görmesine izin verir.)
  10. The detective’s perceptive instincts led him to solve the case. (Dedektifin algılayıcı içgüdüleri, davayı çözmesine yol açtı.)
  11. She is perceptive enough to notice when someone is lying. (O, birinin yalan söylediğini fark etmek için yeterince algılayıcıdır.)
  12. His perceptive sense of humor always brightens up the room. (Onun algılayıcı mizah anlayışı her zaman odanın havasını aydınlatır.)
  13. The artist’s perceptive eye captured the beauty of the landscape in his painting. (Sanatçının algılayıcı gözü, resminde manzaranın güzelliğini yakaladı.)
  14. Her perceptive ability to read body language helped her to navigate the social situation. (Onun algılayıcı beden dilini okuma yeteneği, sosyal durumda gezinmesine yardımcı oldu.)
  15. The editor’s perceptive feedback improved the quality of the article. (Editörün algılayıcı geri bildirimi, makalenin kalitesini artırdı.)
  16. He has a perceptive ear for music and can distinguish between different genres. (O, müzik için algılayıcı bir kulağa sahiptir ve fark

lı türler arasında ayırt edebilir.)
17. The perceptive teacher recognized the potential in her students and helped them to achieve their goals. (Algılayıcı öğretmen, öğrencilerindeki potansiyeli tanıdı ve onların hedeflerine ulaşmalarına yardımcı oldu.)

  1. Her perceptive understanding of the market trends helped her to make wise investment decisions. (Onun pazar trendlerini algılayıcı anlayışı, akıllı yatırım kararları almasına yardımcı oldu.)
  2. The perceptive traveler was able to immerse himself in the local culture and customs. (Algılayıcı gezgin, yerel kültüre ve geleneklere kendini kaptırabildi.)
  3. His perceptive empathy allowed him to connect with others on a deeper level. (Onun algılayıcı empati yeteneği, başkalarıyla daha derin bir düzeyde bağlantı kurmasına izin verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.