Pensively İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pensively İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Pensively – Düşünceli bir şekilde

  1. She sat pensively by the window, staring at the raindrops falling. (O pencerede düşünceli bir şekilde oturuyor, yağmur damlalarına bakıyor.)
  2. He looked pensively at the painting, trying to decipher its meaning. (Tabloya düşünceli bir şekilde bakarak anlamını çözmeye çalıştı.)
  3. She walked pensively along the beach, lost in thought. (Sahilde düşünceli bir şekilde yürürken, düşüncelere daldı.)
  4. He pensively stared out of the train window, watching the countryside pass by. (Trende pencereden düşünceli bir şekilde baktı, kırsalın geçmesini izledi.)
  5. She sat pensively at her desk, trying to come up with a solution to the problem. (Masasında düşünceli bir şekilde otururken, probleme bir çözüm bulmaya çalıştı.)
  6. He pensively looked at his reflection in the mirror, wondering how he had changed over the years. (Aynada yansımasına düşünceli bir şekilde baktı, yıllar içinde nasıl değiştiğini merak etti.)
  7. She stood pensively in front of the ocean, feeling small and insignificant. (Okyanusun önünde düşünceli bir şekilde dururken, küçük ve önemsiz hissetti.)
  8. He pensively gazed at the stars, contemplating the vastness of the universe. (Yıldızlara düşünceli bir şekilde bakarak evrenin genişliğini düşündü.)
  9. She lay on the grass pensively, watching the clouds float by. (Çimenlerin üzerinde düşünceli bir şekilde uzanırken, bulutların geçişini izledi.)
  10. He pensively stroked his beard, lost in thought. (Düşüncelere dalmış, sakalını düşünceli bir şekilde okşadı.)
  11. She pensively tapped her pencil on the desk, trying to remember the answer. (Masada kalemi düşünceli bir şekilde tıklattı, cevabı hatırlamaya çalıştı.)
  12. He looked pensively at the old photograph, reminiscing about the past. (Eski fotoğrafa düşünceli bir şekilde baktı, geçmişi yad etti.)
  13. She pensively listened to the sound of the rain, finding it soothing. (Yağmurun sesini dinlerken düşüncelere daldı, rahatlatıcı buldu.)
  14. He sat pensively on the bench, watching the children play in the park. (Parkta çocukların oynamasını izlerken düşünceli bir şekilde bankta oturdu.)
  15. She pensively sipped her tea, lost in thought. (Düşüncelere dalmış, çayını düşünceli bir şekilde yudumlarken.)
  16. He looked pensively at the sunset, enjoying its beauty. (Güneşin batışına düşünceli bir şekilde baktı, güzelliğini sevdi.)
  17. She pens

ently wrote in her journal, reflecting on her day. (Gününü düşünerek günlüğüne düşünceli bir şekilde yazdı.)
18. He sat pensively in front of the fireplace, lost in thought. (Şöminenin önünde düşünceli bir şekilde otururken, düşüncelere daldı.)

  1. She looked pensively at the empty canvas, wondering what to paint. (Boş tuvale düşünceli bir şekilde baktı, ne resim yapacağını düşünüyordu.)
  2. He pensively stared at the phone, wondering if he should call her. (Telefona düşünceli bir şekilde baktı, onu arayıp aramamakta kararsız kaldı.)

Note: The Turkish translations are not literal translations of the English sentences, but rather convey the same meaning in Turkish.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.