Pebble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Pebble
Pebble, Türkçede çakıl taşı anlamına gelmektedir. Bu kelime, özellikle akarsular ve deniz kıyılarında sıklıkla karşılaşılan küçük taşlar için kullanılmaktadır.
Örnek cümleler:
- The beach was covered in pebbles. (Plaj, çakıl taşlarıyla kaplıydı.)
- I skipped a pebble across the water. (Bir çakılı suya atlayarak kaydırdım.)
- The pebbles made a crunching sound under our feet. (Çakıllar, ayaklarımızın altında çıtırdama sesi çıkardı.)
- She collected colorful pebbles from the riverbank. (Nehir kıyısından renkli çakıllar topladı.)
- The artist used pebbles to create a mosaic. (Sanatçı, mozaik yapmak için çakılları kullandı.)
- I can feel the pebbles through my shoes. (Ayakkabılarımın altında çakılları hissedebiliyorum.)
- The river was shallow and filled with pebbles. (Nehir sığ ve çakıl taşlarıyla doluydu.)
- We skipped pebbles together and laughed. (Birlikte çakılları atladık ve güldük.)
- The pebble bounced off the wall and landed on the floor. (Çakıl taşı duvardan sıçradı ve zemine düştü.)
- I picked up a pebble and examined its smooth surface. (Bir çakıl aldım ve pürüzsüz yüzeyini inceledim.)
- The pebble was lodged in the tire, causing a flat. (Çakıl taşı lastikte sıkışmış, patlamaya neden olmuş.)
- She threw a pebble at the window to get my attention. (Dikkatimi çekmek için pencereye bir çakıl attı.)
- The pebbles glistened in the sunlight. (Çakıllar güneş ışığında parıldıyordu.)
- We used pebbles to mark the path through the garden. (Bahçedeki yolun işaretlenmesi için çakılları kullandık.)
- The children built a tower out of pebbles. (Çocuklar, çakıl taşlarından bir kule inşa ettiler.)
- The sound of pebbles hitting the roof woke me up. (Çakılların çatıya çarpması sesi beni uyandırdı.)
- She skipped a pebble farther than anyone else. (Hiç kimseden daha uzağa bir çakılı kaydırdı.)
- The pebbles on the riverbed were smooth from years of erosion. (Nehir yatağındaki çakıllar, yıllarca aşınmadan dolayı pürüzsüzdü.)
- I accidentally kicked a pebble and it went flying. (Tesadüfen bir çakıla tekme attım ve uçup gitti.)
- The pebbles crunched
under the weight of the heavy truck. (Ağır kamyonun ağırlığı altında, çakıllar çatırdadı.)
Türkçe karşılıkları:
- Plaj, çakıl taşlarıyla kaplıydı.
- Bir çakılı suya atlayarak kaydırdım.
- Çakıllar, ayaklarımızın altında çıtırdama sesi çıkardı.
- Nehir kıyısından renkli çakıllar topladı.
- Sanatçı, mozaik yapmak için çakılları kullandı.
- Ayakkabılarımın altında çakılları hissedebiliyorum.
- Nehir sığ ve çakıl taşlarıyla doluydu.
- Birlikte çakılları atladık ve güldük.
- Çakıl taşı duvardan sıçradı ve zemine düştü.
- Bir çakıl aldım ve pürüzsüz yüzeyini inceledim.
- Çakıl taşı lastikte sıkışmış, patlamaya neden olmuş.
- Dikkatimi çekmek için pencereye bir çakıl attı.
- Çakıllar güneş ışığında parıldıyordu.
- Bahçedeki yolun işaretlenmesi için çakılları kullandık.
- Çocuklar, çakıl taşlarından bir kule inşa ettiler.
- Çakılların çatıya çarpması sesi beni uyandırdı.
- Hiç kimseden daha uzağa bir çakılı kaydırdı.
- Nehir yatağındaki çakıllar, yıllarca aşınmadan dolayı pürüzsüzdü.
- Tesadüfen bir çakıla tekme attım ve uçup gitti.
- Ağır kamyonun ağırlığı altında, çakıllar çatırdadı.
Hemen Yorum Yaz