Partygoer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partygoer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partygoer

Partygoer, İngilizce bir kelime olup, Türkçe karşılığı “partiye giden kişi” anlamına gelmektedir. Bu kelime cümle içinde çeşitli şekillerde kullanılabilir. İşte örnek cümleler:

  1. She is a regular partygoer and loves to dance. (O, düzenli bir partiye giden kişi ve dans etmeyi sever.)
  2. The partygoers were dancing all night long. (Partiye gidenler tüm gece boyunca dans ediyorlardı.)
  3. As a partygoer, she knows all the best clubs in town. (Bir partiye giden kişi olarak, şehirdeki en iyi kulüpleri bilir.)
  4. He’s a partygoer, but he always makes sure to drink responsibly. (O, bir partiye giden kişi ama her zaman sorumlu bir şekilde içki içer.)
  5. The partygoers were dressed in their finest clothes. (Partiye gidenler en güzel kıyafetlerini giymişlerdi.)
  6. She loves being a partygoer because she gets to meet new people. (Yeni insanlarla tanışma fırsatı bulduğu için partiye giden olmayı seviyor.)
  7. The partygoers were having a great time, laughing and singing. (Partiye gidenler harika vakit geçiriyorlardı, gülmek ve şarkı söylemekle meşgullerdi.)
  8. He’s not a big partygoer, but he’ll come to celebrate his friend’s birthday. (O, büyük bir partiye giden değil ama arkadaşının doğum gününü kutlamak için gelecek.)
  9. The partygoers were getting rowdy and the music was getting louder. (Partiye gidenler gürültülü oluyorlar ve müzik daha da yüksek sesle çalıyor.)
  10. She’s the life of the party and all the other partygoers love her. (O, parti ruhunun kendisi ve diğer partiye gidenler onu seviyorlar.)
  11. The partygoers were enjoying the delicious food and drinks. (Partiye gidenler lezzetli yiyecekler ve içeceklerin tadını çıkarıyorlardı.)
  12. He’s not much of a partygoer, but he decided to go out and have some fun. (O, büyük bir partiye gitmeyi sevmez ama dışarı çıkıp eğlenmeye karar verdi.)
  13. The partygoers were mingling and making new friends. (Partiye gidenler karışıyor ve yeni arkadaşlar ediniyorlar.)
  14. She’s a seasoned partygoer and knows how to have a good time. (O, deneyimli bir partiye giden ve iyi vakit geçirmenin nasıl olduğunu biliyor.)
  15. The partygoers were dancing to the beat of the music. (Partiye gidenler müziğin ritmine göre dans ediyorlardı.)
  16. He’s a shy person, but he becomes more outgoing when he’s a partygoer. (O, utangaç biri ama bir partiye

giden olunca daha sosyal oluyor.)
17. The partygoers were having a blast and didn’t want the night to end. (Partiye gidenler harika vakit geçiriyorlardı ve gecenin bitmesini istemiyorlardı.)

  1. She’s always the first one to arrive at a party, she’s a true partygoer. (Partiye her zaman ilk gelen kişi, gerçek bir partiye giden.)
  2. The partygoers were taking selfies and group photos to remember the night. (Partiye gidenler geceyi hatırlamak için selfieler ve grup fotoğrafları çekiyorlardı.)
  3. He’s a responsible partygoer and always makes sure to have a designated driver. (O, sorumlu bir partiye giden ve her zaman belirlenmiş bir şoförü olduğundan emin olur.)

(Türkçe karşılıkları mavi ve kalın HTML etiketiyle yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.