Partaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partaker

Partaker kelimesi, “paylaşan veya ortak olan kişi” anlamına gelir.

1. John was a partaker in the success of the project. (John, proje başarısında pay sahibiydi.)
2. The company had two partakers, one of whom was the founder. (Şirketin iki ortağı vardı, bunlardan biri kurucuydu.)
3. The friends were all partakers in the secret. (Arkadaşlar, sırrın hepsi ortaktılar.)
4. She was a partaker of the joy and sorrow of her family. (O, ailesinin sevincine ve üzüntüsüne ortak oldu.)
5. The guests were partakers in the feast. (Konuklar, ziyafette pay sahipleriydi.)
6. They were all partakers in the blame. (Hepsi, suçta ortaklardı.)
7. He was a partaker in the crime and was punished accordingly. (O, suçta ortaktı ve buna göre cezalandırıldı.)
8. We were all partakers in the decision-making process. (Hepimiz, karar alma sürecinde ortaktık.)
9. The company’s success was due to the hard work of all its partakers. (Şirketin başarısı, tüm ortakların sıkı çalışmasına bağlıydı.)
10. She was a partaker in the excitement of the game. (O, oyundaki heyecana ortaktı.)
11. The team’s victory was celebrated by all its partakers. (Takımın zaferi, tüm ortaklar tarafından kutlandı.)
12. He was a partaker in the profits of the business. (O, işletmenin karında ortaktı.)
13. The volunteers were all partakers in the mission of helping the needy. (Gönüllüler, ihtiyaç sahiplerine yardım etme misyonunda ortaklardı.)
14. She was a partaker in the ownership of the property. (O, malın sahipliğinde ortaktı.)
15. The students were all partakers in the experience of studying abroad. (Öğrenciler, yurtdışında okuma deneyiminde ortaktılar.)
16. He was a partaker in the passion for music. (O, müzik tutkusunda ortaktı.)
17. The employees were all partakers in the benefits provided by the company. (Çalışanlar, şirket tarafından sağlanan faydalardan ortaklardı.)
18. She was a partaker in the adventure of traveling to new places. (O, yeni yerlere seyahat etme macerasında ortaktı.)
19. The shareholders were all partakers in the decision-making process of the company. (Hissedarlar, şirketin karar alma sürecinde ortaktılar.)
20. He was a partaker in the excitement of the new project. (O, yeni projedeki heyecana ortaktı.)

More Examples

21. The children were all partakers in the game of hide and seek. (Çocuklar, saklambaç oyununda ortaktılar.)
22. He was a partaker in the responsibility of taking care of the family. (O, ailenin bakımıyla ilgili sorumlulukta ortaktı.)
23. The team members were all partakers in the victory. (Takım üyeleri, zaferde ortaktılar.)
24. She was a partaker in the love and affection of her family. (O, ailesinin sevgi ve şefkatine ortaktı.)
25. The employees were all partakers in the company’s culture and values. (Çalışanlar, şirketin kültürü ve değerlerinde ortaktılar.)
26. He was a partaker in the excitement of the concert. (O, konsertteki heyecana ortaktı.)
27. The investors were all partakers in the profits of the company. (Yatırımcılar, şirketin karında ortaklardı.)
28. She was a partaker in the decision-making process of the project. (O, projenin karar alma sürecinde ortaktı.)
29. The friends were all partakers in the adventure of hiking in the mountains. (Arkadaşlar, dağlarda yürüyüş macerasında ortaktılar.)
30. He was a partaker in the success of the startup. (O, startup’ın başarısında pay sahibiydi.)
31. The team was made up of equal partakers. (Takım, eşit ortaklardan oluşuyordu.)
32. She was a partaker in the responsibility of taking care of the pets. (O, evcil hayvanların bakımıyla ilgili sorumlulukta ortaktı.)
33. The customers were all partakers in the benefits of the loyalty program. (Müşteriler, sadakat programının faydalarından ortaktılar.)
34. He was a partaker in the excitement of the football match. (O, futbol maçındaki heyecana ortaktı.)
35. The family members were all partakers in the grief of losing a loved one. (Aile üyeleri, sevdiklerini kaybetmenin acısına ortaktılar.)
36. She was a partaker in the decision-making process of the wedding planning. (O, düğün planlama karar alma sürecinde ortaktı.)
37. The teammates were all partakers in the struggle to win the championship. (Takım arkadaşları, şampiyonluğu kazanma mücadelesinde ortaktılar.)
38. He was a partaker in the joy of becoming a parent. (O, ebeveyn olmanın sevincine ortaktı.)
39. The stakeholders were all partakers in the success of the project. (Paydaşlar, proje başarısında ortaktılar.)
40. She was a partaker in the experience of volunteering at the animal shelter. (O, hayvan barınağında gönüllü olarak çalışma deneyiminde ortaktı.)