Partake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Partake (Fiil) : katılmak, paylaşmak, ortak olmak

1. I would like to partake in the upcoming meeting. (Gelecek toplantıda yer almak istiyorum.)
2. He never partakes in any activities with his colleagues. (Hiçbir etkinliğe meslektaşlarıyla ortak olmaz.)
3. The restaurant served free drinks for those who partook in their survey. (Anketlerine katılanlara restoran ücretsiz içecek servisi yaptı.)
4. We should all partake in the responsibility for the success of the project. (Projenin başarısı için hepimiz sorumluluk almamız gerekiyor.)
5. The students were asked to partake in the scientific experiment. (Öğrencilerden bilimsel deneyde yer almaları istendi.)
6. Let’s partake in the feast together. (Birlikte şölene katılalım.)
7. She refused to partake in the conversation due to the sensitive nature of the topic. (Konunun hassas olması nedeniyle konuşmaya ortak olmayı reddetti.)
8. The employees were given a bonus for partaking in the company’s success. (Şirketin başarısına ortak olmaları için çalışanlara bir bonus verildi.)
9. The audience was invited to partake in the singing competition. (İzleyiciler, şarkı yarışmasına katılmaya davet edildi.)
10. He always loved to partake in outdoor activities like hiking and camping. (Doğa yürüyüşü ve kamp gibi açık hava etkinliklerine katılmayı her zaman severdi.)
11. I am not sure if I want to partake in the new project. (Yeni projeye katılmak isteyip istemediğimden emin değilim.)
12. The children were excited to partake in the art competition. (Çocuklar, sanat yarışmasına katılmak için heyecanlıydılar.)
13. She always encouraged her students to partake in extracurricular activities. (Öğrencilerine her zaman okul dışı etkinliklere katılmalarını teşvik etti.)
14. He refused to partake in the illegal activities of his friends. (Arkadaşlarının yasadışı faaliyetlerine ortak olmayı reddetti.)
15. The family decided to partake in a volunteer program to help the community. (Aile, topluma yardım etmek için bir gönüllü programına katılmaya karar verdi.)
16. She invited her friends to partake in the cooking class with her. (Arkadaşlarını yemek yapma sınıfına kendisiyle katılmaya davet etti.)
17. The guests were delighted to partake in the host’s hospitality. (Misafirler, ev sahibinin misafirperverliğine katılmaktan memnun oldular.)
18. He always makes sure to partake in his daily meditation routine. (Günlük meditasyon rutinine her zaman katılmayı sağlar.)
19. The employees were asked to partake in a training session to improve their skills. (Çalışanlar, becerilerini gelişt

irmek için bir eğitim oturumuna katılmaları istendi.)
20. The community came together to partake in the celebration of their cultural heritage. (Topluluk, kültürel miraslarının kutlamasına ortak olmak için bir araya geldi.)

(Note: Turkish translations are provided after the English sentences.)