Part İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Part
Part, bir bütünün oluşumunda ayrılmaz bir parça veya unsurdur.
Örnek Cümleler:
-
I need to buy a part for my car.
( Arabam için bir parça satın almam gerekiyor. ) -
She is part of the team.
( O, takımın bir parçası. ) -
The party was a great success.
( Parti büyük bir başarıydı. ) -
The dress is missing a part.
( Elbise eksik bir parça var. ) -
Can I play a part in your performance?
( Senin performansında bir rol oynayabilir miyim? ) -
He is part owner of the company.
( Şirketin ortaklarından biri. ) -
We need to replace this broken part.
( Bu kırık parçayı değiştirmemiz gerekiyor. ) -
I was part of the planning process.
( Planlama sürecinin bir parçasıydım. ) -
Part of the movie was filmed in New York.
( Filmin bir bölümü New York’ta çekildi. ) -
She took part in the marathon last year.
( Geçen yıl maratonda yer aldı. ) -
The recipe calls for part butter and part oil.
( Tarifte bir kısmı tereyağı, bir kısmı da yağ isteniyor. ) -
He is only part of the solution.
( O, çözümün sadece bir parçası. ) -
The plane crashed and part of the wreckage was never found.
( Uçak düştü ve enkazın bir kısmı hiç bulunamadı. ) -
The project was completed in two parts.
( Proje iki bölüm halinde tamamlandı. ) -
She is part Mexican and part American.
( O, Meksika ve Amerikan karışımı biri. ) -
Part of my job is to train new employees.
( İşimin bir parçası yeni çalışanları eğitmek. ) -
We only need a small part of this fabric.
( Bu kumaştan sadece küçük bir parçaya ihtiyacımız var. ) -
I don’t want any part of this argument.
( Bu tartışmanın herhangi bir tarafında olmak istemiyorum. ) -
The book is divided into three parts.
( Kitap üç bölüme ayrılmıştır. ) -
He played a major part in the success of the company.
( Şirketin başarısında büyük bir rol oynadı. )
Part 2
Part, bir şeyin bölümlerinden biridir ve bir bütünün tamamını oluşturabilir.
Örnek Cümleler:
-
The car’s engine part was replaced.
( Arabanın motor parçası değiştirildi. ) -
She is part of the marketing team.
( O, pazarlama ekibinin bir parçası. ) -
The cake recipe requires part flour and part sugar.
( Kek tarifi un ve şekerin bir kısmını gerektirir. ) -
He only agreed to be part of the project if he could be the leader.
( O, sadece lider olabileceği sürece projenin bir parçası olmayı kabul etti. ) -
The movie is part comedy, part drama.
( Film, bir kısmı komedi bir kısmı drama. ) -
She lost a part of her necklace at the party.
( Partide kolyesinin bir parçasını kaybetti. ) -
The puzzle is missing a part.
( Bulmacanın bir parçası eksik. ) -
I am part Italian and part Spanish.
( Ben, İtalyan ve İspanyol karışımı biriyim. ) -
He only played a small part in the project’s success.
( Projenin başarısında sadece küçük bir rol oynadı. ) -
We need to order a replacement part for the machine.
( Makine için yedek parça siparişi vermemiz gerekiyor. ) -
Part of the house was damaged in the storm.
( Fırtınada evin bir kısmı zarar gördü. ) -
The book is part of a trilogy.
( Kitap, bir üçleme serisinin bir parçasıdır. ) -
I only want to be a part of projects that align with my values.
( Değerlerimle uyumlu projelerin bir parçası olmak istiyorum. ) -
The software has a part that needs to be updated.
( Yazılımın güncellenmesi gereken bir parçası var. ) -
Part of the job is working on weekends.
( İşin bir kısmı hafta sonları çalışmak. ) -
She is only a small part of my life.
( O, hayatımda sadece küçük bir parça. ) -
We need to break the project into smaller parts.
( Projeyi küçük parçalara ayırmamız gerekiyor. ) -
The team is made up of several parts, each with a specific role.
( Takım birkaç parçadan oluşuyor, her biri belirli bir rolü olan. ) -
Part of being a good leader is listening to your team.
( İyi bir lider olmanın bir parçası, ekibini dinlemektir. ) -
The recipe calls for equal parts milk and cream.
( Tarif, süt ve kremanın eşit bir parçasını istiyor. )
Hemen Yorum Yaz