Parachute İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Parachute İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Parachute

Parachute, Türkçe karşılığı ile paraşüt demektir. Paraşüt genellikle yüksek yerlerden atlayan insanların veya eşyaların hızını azaltmak için kullanılır. İşte parachute kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:

  1. I’m going skydiving tomorrow, so I need to make sure my parachute is in good condition. (Yarın gökyüzü dalışına çıkacağım, bu yüzden paraşütümün iyi durumda olduğundan emin olmam gerekiyor.)
  2. She pulled the parachute cord and slowly descended to the ground. (Paraşüt ipini çekti ve yavaşça yere indi.)
  3. The plane crashed, but the parachute saved the pilot’s life. (Uçak düştü ama paraşüt pilotun hayatını kurtardı.)
  4. He packed his parachute carefully before the jump. (Atlayıştan önce paraşütünü dikkatlice paketledi.)
  5. The soldier landed safely thanks to his parachute. (Asker paraşütü sayesinde güvenli bir şekilde indi.)
  6. She felt a rush of adrenaline as she jumped out of the plane with her parachute. (Paraşütü ile uçaktan atladığında adrenalini arttı.)
  7. The parachute opened smoothly and she enjoyed the peaceful descent. (Paraşütü sorunsuz açıldı ve huzurlu inişin tadını çıkardı.)
  8. The skydiver forgot to pack his parachute and had to borrow one. (Gökyüzü dalıcısı paraşütünü paketlemeyi unuttu ve bir tane ödünç almak zorunda kaldı.)
  9. The parachute was red and white, and it looked beautiful against the blue sky. (Paraşüt kırmızı ve beyazdı ve mavi gökyüzüne karşı güzel görünüyordu.)
  10. She was afraid to jump out of the plane, but her instructor reassured her that the parachute would work. (Uçaktan atlamaktan korkuyordu, ancak eğitmeni paraşütün çalışacağına dair ona güvence verdi.)
  11. The parachute was too small for the weight of the cargo, and it tore as it descended. (Paraşüt yükün ağırlığı için çok küçüktü ve iniş sırasında yırtıldı.)
  12. The parachute training was rigorous, but it prepared them for emergency situations. (Paraşüt eğitimi sıkıydı ama acil durumlar için hazırladı.)
  13. He landed hard and twisted his ankle, but he was grateful for his parachute nonetheless. (Sert bir şekilde indi ve bileğini burktu ama yine de paraşütüne minnettar kaldı.)
  14. The parachute cord got tangled and she had to cut it to release the parachute. (Paraşüt ipi karıştı ve paraşütü serbest bırakmak için kesmek zorunda kaldı.)
  15. The wind was too strong for the parachute to work properly. (Rüzgar, paraşütün doğru çalışmasına engel oldu.)
  16. The skydiver enjoyed the rush of

freefall before deploying his parachute. (Gökyüzü dalıcısı paraşütünü açmadan önce serbest düşüşün keyfini çıkardı.)
17. The parachute team put on a stunning display at the airshow. (Paraşüt takımı hava gösterisinde muhteşem bir gösteri sundu.)

  1. She packed her parachute carefully, checking every buckle and strap. (Paraşütünü dikkatlice paketledi, her tokayı ve kayışı kontrol etti.)
  2. The pilot had to eject and use his parachute when the plane’s engines failed. (Uçağın motorları başarısız olduğunda pilot atlamak ve paraşütünü kullanmak zorunda kaldı.)
  3. The parachute jump was a thrilling experience that she would never forget. (Paraşüt atlayışı unutamayacağı heyecan verici bir deneyimdi.)

(Note: İngilizce cümlelerin yazım ve gramer hatalarını düzeltmek için minimal düzenlemeler yapılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.