Panic-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Panic-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Anlam: Aşırı korku, kaygı veya telaşa kapılmış durumda olan, paniğe kapılmış anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- She was panic-stricken when she realized she had left her passport at home. (Evde pasaportunu unuttuğunu fark ettiğinde paniğe kapıldı.)
- The passengers were panic-stricken when the plane started to experience turbulence. (Uçak türbülansa girdiğinde yolcular panikledi.)
- He became panic-stricken when he realized he had lost his wallet. (Cüzdanını kaybettiğini fark ettiğinde panikledi.)
- The children were panic-stricken when the fire alarm went off. (Yangın alarmı çaldığında çocuklar panikledi.)
- She felt panic-stricken at the thought of giving a speech in front of a large audience. (Büyük bir izleyici önünde konuşma yapma düşüncesi onu panikletti.)
- The hiker became panic-stricken when she got lost in the woods. (Ormancılıkta kaybolduğunda yürüyüşçü panikledi.)
- The swimmer was panic-stricken when he saw the shark in the water. (Suda köpekbalığı gördüğünde yüzücü panikledi.)
- The mother was panic-stricken when she couldn’t find her child at the park. (Parkta çocuğunu bulamadığında anne panikledi.)
- He was panic-stricken when he saw the spider crawling on his arm. (Kolu üzerinde tırmanan örümcek gördüğünde panikledi.)
- The student was panic-stricken when he realized he had forgotten about an important exam. (Önemli bir sınavı unuttuğunu fark ettiğinde öğrenci panikledi.)
- The athlete was panic-stricken when he realized he had injured his leg before an important competition. (Önemli bir yarışmadan önce bacağını incittiğini fark ettiğinde sporcu panikledi.)
- The driver was panic-stricken when he realized his brakes had failed. (Frenlerinin bozulduğunu fark ettiğinde sürücü panikledi.)
- The tourist was panic-stricken when she realized she had been pickpocketed. (Dolandırıldığını fark ettiğinde turist panikledi.)
- The actor was panic-stricken when he forgot his lines on stage. (Sahneye çıktığında repliklerini unuttuğunda oyuncu panikledi.)
- The employee was panic-stricken when she accidentally deleted an important file. (Önemli bir dosyayı yanlışlıkla silindiğinde çalışan panikledi.)
- The passenger was panic-stricken when the train suddenly came to a stop. (Tren aniden durduğunda yolcu panikledi.)
- The child was panic-stricken when he saw the
dog running towards him. (Kendisine koşan köpeği gördüğünde çocuk panikledi.)
18. The patient was panic-stricken when she was told she needed to undergo surgery. (Ameliyat olması gerektiğini söylediklerinde hasta panikledi.)
- The performer was panic-stricken before going on stage in front of a large audience. (Büyük bir izleyici kitlesinin önünde sahneye çıkmadan önce performansçı panikledi.)
- The homeowner was panic-stricken when she heard someone trying to break into her house. (Evinde birilerinin içeri girmeye çalıştığını duyduğunda ev sahibi panikledi.)
Hemen Yorum Yaz