Panic-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Panic-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Panic-Stricken İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anlam: Aşırı korku, kaygı veya telaşa kapılmış durumda olan, paniğe kapılmış anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She was panic-stricken when she realized she had left her passport at home. (Evde pasaportunu unuttuğunu fark ettiğinde paniğe kapıldı.)
  2. The passengers were panic-stricken when the plane started to experience turbulence. (Uçak türbülansa girdiğinde yolcular panikledi.)
  3. He became panic-stricken when he realized he had lost his wallet. (Cüzdanını kaybettiğini fark ettiğinde panikledi.)
  4. The children were panic-stricken when the fire alarm went off. (Yangın alarmı çaldığında çocuklar panikledi.)
  5. She felt panic-stricken at the thought of giving a speech in front of a large audience. (Büyük bir izleyici önünde konuşma yapma düşüncesi onu panikletti.)
  6. The hiker became panic-stricken when she got lost in the woods. (Ormancılıkta kaybolduğunda yürüyüşçü panikledi.)
  7. The swimmer was panic-stricken when he saw the shark in the water. (Suda köpekbalığı gördüğünde yüzücü panikledi.)
  8. The mother was panic-stricken when she couldn’t find her child at the park. (Parkta çocuğunu bulamadığında anne panikledi.)
  9. He was panic-stricken when he saw the spider crawling on his arm. (Kolu üzerinde tırmanan örümcek gördüğünde panikledi.)
  10. The student was panic-stricken when he realized he had forgotten about an important exam. (Önemli bir sınavı unuttuğunu fark ettiğinde öğrenci panikledi.)
  11. The athlete was panic-stricken when he realized he had injured his leg before an important competition. (Önemli bir yarışmadan önce bacağını incittiğini fark ettiğinde sporcu panikledi.)
  12. The driver was panic-stricken when he realized his brakes had failed. (Frenlerinin bozulduğunu fark ettiğinde sürücü panikledi.)
  13. The tourist was panic-stricken when she realized she had been pickpocketed. (Dolandırıldığını fark ettiğinde turist panikledi.)
  14. The actor was panic-stricken when he forgot his lines on stage. (Sahneye çıktığında repliklerini unuttuğunda oyuncu panikledi.)
  15. The employee was panic-stricken when she accidentally deleted an important file. (Önemli bir dosyayı yanlışlıkla silindiğinde çalışan panikledi.)
  16. The passenger was panic-stricken when the train suddenly came to a stop. (Tren aniden durduğunda yolcu panikledi.)
  17. The child was panic-stricken when he saw the

dog running towards him. (Kendisine koşan köpeği gördüğünde çocuk panikledi.)
18. The patient was panic-stricken when she was told she needed to undergo surgery. (Ameliyat olması gerektiğini söylediklerinde hasta panikledi.)

  1. The performer was panic-stricken before going on stage in front of a large audience. (Büyük bir izleyici kitlesinin önünde sahneye çıkmadan önce performansçı panikledi.)
  2. The homeowner was panic-stricken when she heard someone trying to break into her house. (Evinde birilerinin içeri girmeye çalıştığını duyduğunda ev sahibi panikledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.