Drizzle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Drizzle Nedir?
Drizzle, hafif bir yağmur şeklidir. Bu yağmur türü, yağmur damlalarının çapının 0,5 mm’den küçük olduğu zamanlarda meydana gelir.
Örnek Cümleler:
- The drizzle started to fall just as we arrived at the beach. (Drizzle plajdayken varmaya başladı.)
- I can’t see anything in this drizzle. (Bu çisentiğinde hiçbir şey göremiyorum.)
- The drizzle turned into a heavy rainstorm. (Drizzle ağır bir yağmur fırtınasına dönüştü.)
- The drizzle was so light that I didn’t need an umbrella. (Drizzle o kadar hafifti ki şemsiye kullanmama gerek yoktu.)
- I love the sound of drizzle on the roof. (Çatıda çisentiğin sesini seviyorum.)
- The drizzle is making the roads slippery. (Drizzle yolları kayganlaştırıyor.)
- The drizzle is not enough to water the plants. (Drizzle bitkileri sulamak için yeterli değil.)
- We decided to go for a walk in the drizzle. (Drizzle’da yürüyüşe çıkmaya karar verdik.)
- The drizzle is good for the farmers’ crops. (Drizzle, çiftçilerin mahsulleri için iyidir.)
- I love the smell of the earth after a drizzle. (Drizzle’dan sonra toprağın kokusunu seviyorum.)
- The drizzle made the streets shiny. (Drizzle, sokakları parlak yaptı.)
- The drizzle stopped just as we were about to leave. (Drizzle ayrılmak üzereyken durdu.)
- The drizzle is so light that it’s hard to see. (Drizzle o kadar hafif ki görmek zor.)
- The drizzle ruined our plans for a picnic. (Drizzle piknik planlarımızı mahvetti.)
- I always forget my umbrella when it’s just drizzling. (Sadece drizzling olduğunda şemsiyemi unutuyorum.)
- The drizzle is making my hair frizzy. (Drizzle saçımı kabartıyor.)
- The drizzle is a common occurrence in this part of the country. (Drizzle, bu ülkenin bu bölgesinde yaygın bir olaydır.)
18
- The drizzle made the cityscape look surreal. (Drizzle, şehir manzarasını sürrealist görünmesini sağladı.)
- The drizzle turned into a downpour in a matter of minutes. (Drizzle birkaç dakika içinde sağanak yağmura dönüştü.)
- The drizzle was a welcome relief from the scorching heat. (Drizzle, yakıcı sıcaktan hoş bir rahatlama sağladı.)
Türkçe Karşılıklar:
- Drizzle plajdayken varmaya başladı.
- Bu çisentiğinde hiçbir şey göremiyorum.
- Drizzle ağır bir yağmur fırtınasına dönüştü.
- Drizzle o kadar hafifti ki şemsiye kullanmama gerek yoktu.
- Çatıda çisentiğin sesini seviyorum.
- Drizzle yolları kayganlaştırıyor.
- Drizzle bitkileri sulamak için yeterli değil.
- Drizzle’da yürüyüşe çıkmaya karar verdik.
- Drizzle, çiftçilerin mahsulleri için iyidir.
- Drizzle’dan sonra toprağın kokusunu seviyorum.
- Drizzle, sokakları parlak yaptı.
- Drizzle ayrılmak üzereyken durdu.
- Drizzle o kadar hafif ki görmek zor.
- Drizzle piknik planlarımızı mahvetti.
- Sadece drizzling olduğunda şemsiyemi unutuyorum.
- Drizzle saçımı kabartıyor.
- Drizzle, bu ülkenin bu bölgesinde yaygın bir olaydır.
- Drizzle, şehir manzarasını sürrealist görünmesini sağladı.
- Drizzle birkaç dakika içinde sağanak yağmura dönüştü.
- Drizzle, yakıcı sıcaktan hoş bir rahatlama sağladı.
Hemen Yorum Yaz