Owe İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Owe İle İlgili Cümleler
Owe, birine para, bir şey veya bir hizmet için borçlu olmak anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
- Birçok kişi, kredi kartlarına olan borçlarından dolayı büyük bir borç altındadır.
- I owe you $10 for the lunch you bought me yesterday. (Dün bana ısmarladığın öğle yemeği için sana $10 borçluyum.)
- İşletme, bankalara büyük bir miktar borçlu olduğundan iflasın eşiğindedir.
- She owes her success to her hard work and determination. (Başarısını sıkı çalışma ve kararlılığına borçlu.)
- Ben, eski ev arkadaşıma kirada olan bir ayın parasını ödemeyi unuttuğum için ona borçluyum.
- The company owes its rapid growth to its innovative products. (Şirket, yenilikçi ürünlerine hızlı büyümesini borçlu.)
- Kız kardeşim, lise yıllarından beri bana birkaç kez para ödünç verdiğinden ona bir borcum var.
- The restaurant owes its popularity to its delicious food and cozy atmosphere. (Restoran, lezzetli yemekleri ve sıcak atmosferi sayesinde popülerliğini borçlu.)
- Benim babam, üniversite eğitimim için yaptığı tüm harcamalar için bana borçlu olduğunu söyledi.
- We owe our safety to the firefighters who risk their lives to protect us. (Can güvenliğimizi korumak için hayatlarını riske atan itfaiyecilere borçluyuz.)
- Son yaptığımız tatil için arkadaşlarıma çok para ödünç verdim, şimdi onlardan borçluyum.
- I owe it to my parents to make them proud of me. (Ebeveynlerimi gururlandırmak için onlara borçluyum.)
- Sen bana bir jest yaptığında, sana karşı borcum var ve her zaman sana yardım etmeye hazırım.
- The team owes its victory to the hard work and dedication of its players. (Takım, oyuncularının sıkı çalışma ve özverisine borçlu galibiyetini.)
- Ben bir yıl önce arkadaşımın arabasını çarptığımda, ona 1,000 TL ödemen gerektiğini biliyorum ve hala ona borçluyum.
- The country owes a great debt to the soldiers who fought in the war. (Ülke, savaşta mücadele eden askerlere büyük bir borçlu.)
- Benim kuzenim, işi nedeniyle bana çok para ödünç verdiğinden on
a bana borçlu.
- She owes her mentor a lot for guiding her through her career. (Kariyeri boyunca ona rehberlik eden mentörüne çok şey borçlu.)
- İş arkadaşıma, yarın için toplantı için bir şeyler almam gerektiğini hatırlatması için borçluyum.
- The artist owes his success to his unique style and originality. (Sanatçı, özgün tarzı ve yaratıcılığı sayesinde başarısını borçlu.)
- Ben, arkadaşımın yardımı sayesinde kısa sürede sınavlarımda başarılı oldum ve ona borçluyum.
Türkçe karşılıkları da cümlelerin yanında verildi.
Hemen Yorum Yaz