Overzealous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overzealous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overzealous Nedir?

Overzealous, aşırıya kaçan, aşırı coşkulu, aşırı hevesli anlamlarına gelen bir sıfattır. Kişi veya davranışlar için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. John is so overzealous about his new job that he often forgets to take breaks. (John, yeni işi hakkında çok aşırı coşkulu ki sık sık ara vermeyi unutuyor.)
2. The overzealous fans crowded around the stage, making it difficult for the performers to move. (Aşırı coşkulu hayranlar sahnenin etrafını sardılar, bu da performansı yürütmeyi zorlaştırdı.)
3. The coach’s overzealous training regimen caused several players to get injured. (Antrenörün aşırı coşkulu antrenman programı birkaç oyuncunun sakatlanmasına neden oldu.)
4. Sarah’s overzealous attempt to impress her boss ended up annoying him. (Sarah’nın patronunu etkileme çabası aşırıya kaçtı ve onu rahatsız etti.)
5. The company’s overzealous cost-cutting measures resulted in a decline in product quality. (Şirketin aşırıya kaçan maliyet azaltma önlemleri ürün kalitesinde düşüşe neden oldu.)
6. The overzealous security guard wouldn’t let me into the building without proper identification. (Aşırı coşkulu güvenlik görevlisi, uygun kimlik olmadan binaya girmeme izin vermedi.)
7. The overzealous parent pushed their child too hard to excel in sports. (Aşırı coşkulu bir ebeveyn, çocuğunu spor alanında başarıya zorladı.)
8. The teacher’s overzealous attention to detail made the students feel overwhelmed. (Öğretmenin aşırıya kaçan ayrıntıya dikkat etmesi öğrencileri bunalttı.)
9. The overzealous politician promised too much to too many people and ended up losing the election. (Aşırı coşkulu politikacı çok sayıda insana çok şey vaat etti ve sonunda seçimi kaybetti.)
10. The overzealous shopper bought more than she could afford and had to return several items. (Aşırı coşkulu alışverişçi kendisine gücünün üzerinde fazla şey aldı ve birkaç ürünü geri vermeye zorlandı.)
11. The overzealous student spent all night studying for the exam, but still didn’t do well. (Aşırı coşkulu öğrenci sınav için bütün gece çalıştı, ama yine de iyi bir sonuç alamadı.)
12. The overzealous police officer arrested the wrong person by mistake. (Aşırı coşkulu polis yanlışlıkla yanlış kişiyi tutukladı.)
13. The overzealous chef added too much spice to the dish, making it almost inedible. (Aşırı coş

14. The overzealous volunteer signed up for every task and ended up burning out. (Aşırı coşkulu gönüllü her göreve kaydoldu ve tükenme noktasına geldi.)
15. The overzealous driver was caught speeding and received a hefty fine. (Aşırı coşkulu sürücü hız limitini aştığı için ağır bir ceza aldı.)
16. The overzealous entrepreneur invested all of their savings into a risky business venture. (Aşırı coşkulu girişimci tüm birikimlerini riskli bir iş girişimine yatırdı.)
17. The overzealous party planner went over budget and had to make some last-minute cuts. (Aşırı coşkulu parti planlayıcısı bütçeyi aştı ve son dakikada bazı kesintiler yapmak zorunda kaldı.)
18. The overzealous parent-teacher association raised so much money that they didn’t know how to spend it all. (Aşırı coşkulu veli-öğretmen derneği çok fazla para topladı ve hepsini nasıl harcayacaklarını bilemediler.)
19. The overzealous gardener spent all day pruning the bushes and flowers, leaving no time for other tasks. (Aşırı coşkulu bahçıvan çalıları ve çiçekleri budamak için bütün gün harcadı ve diğer işlere zaman kalmadı.)
20. The overzealous salesperson tried to pressure the customer into making a purchase they didn’t want. (Aşırı coşkulu satış elemanı, müşteriyi istemediği bir ürünü satın almaya zorlamaya çalıştı.)