Overtake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overtake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overtake İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anlamı: Overtake, birisinin veya bir şeyin önüne geçmek, aşmak veya geçmek anlamına gelir.

1. I had to overtake the car in front of me to make it to the meeting on time. (Toplantıya zamanında yetişmek için önümdeki arabayı geçmek zorunda kaldım.)
2. The runner overtook the other competitors and won the race. (Koşucu diğer yarışmacıları geçti ve yarışı kazandı.)
3. The stock market overtook its previous record high. (Hisse senedi piyasası önceki rekor yüksekliğini aştı.)
4. The athlete overtook his personal best record in the long jump. (Sporcu uzun atlama dalında kişisel en iyi rekorunu aştı.)
5. The bicycle race was intense as riders tried to overtake each other. (Bisiklet yarışı, sürücülerin birbirini geçmeye çalıştığı yoğun bir yarıştı.)
6. The sports car overtook the slower vehicle with ease. (Spor arabası daha yavaş olan aracı kolayca geçti.)
7. The company overtook its competitors and became the leader in the industry. (Şirket rakiplerini geçti ve sektörün lideri oldu.)
8. The runner tried to overtake his opponent in the final lap of the race. (Koşucu yarışın son turunda rakibini geçmeye çalıştı.)
9. The airplane was able to overtake the storm and land safely. (Uçak fırtınayı geçebildi ve güvenli bir şekilde iniş yaptı.)
10. The new technology overtook the old and became the standard. (Yeni teknoloji eskiyi geçti ve standart haline geldi.)
11. The company’s profits overtook expectations and exceeded projections. (Şirketin karı beklentileri aştı ve projeksiyonları aştı.)
12. The swimmer overtook his competition in the last stretch of the race. (Yüzücü yarışın son turunda rakibini geçti.)
13. The driver overtook the slower car on the highway. (Sürücü yolda daha yavaş olan aracı geçti.)
14. The software company overtook the market with its innovative products. (Yazılım şirketi yenilikçi ürünleriyle piyasayı geçti.)
15. The cyclist had to overtake the pedestrian on the bike path. (Bisikletçi bisiklet yolunda yayanın önünden geçmek zorunda kaldı.)
16. The company was able to overtake its competition by offering better customer service. (Şirket daha iyi müşteri hizmetleri sunarak rakibini geçebildi.)
17. The car overtook the truck on the narrow road. (Araba dar yolda kamyonu geçti.)
18. The runner was able to overtake the lead and win the race. (Koşucu lideri geçebildi ve yarışı kazandı.)
19. The company’s growth

allowed it to overtake its competitors in terms of market share. (Şirketin büyümesi, pazar payı açısından rakiplerini geçmesine izin verdi.)
20. The cyclist overtook the group in front of him and continued on his way. (Bisikletçi önündeki grubu geçti ve yoluna devam etti.)