Overt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Overt Nedir?
Overt, açık, aşikar, saklı olmayan anlamlarına gelir. Bir eylemin veya düşüncenin açıkça belirtilmesi anlamına gelir.
Örnek Cümleler:
-
She made an overt attempt to impress her boss. (Overt – Açık)
(Terfi almak için açık bir çaba gösterdi.) -
He showed his disappointment in an overt manner. (Overt – Açık)
(Hayal kırıklığını açık bir şekilde gösterdi.) -
The company’s overt discrimination against women led to a lawsuit. (Overt – Açık)
(Kadınlara karşı açıkça ayrımcılık yapan şirket bir dava ile sonuçlandı.) -
The politician’s overt corruption scandal caused outrage. (Overt – Açık)
(Siyasetçinin açık yolsuzluk skandalı öfke yarattı.) -
He made an overt threat to his opponent. (Overt – Açık)
(Rakibine açık bir tehdit savurdu.) -
The company’s overt support for the charity was appreciated. (Overt – Açık)
(Şirketin hayır kurumuna açık destek vermesi takdir edildi.) -
The couple’s overt affection for each other was heartwarming. (Overt – Açık)
(Çiftin birbirlerine açık sevgisi iç ısıtıcıydı.) -
The teacher’s overt favoritism caused resentment among the students. (Overt – Açık)
(Öğretmenin açıkça taraflılığı öğrenciler arasında hoşnutsuzluğa neden oldu.) -
The team’s overt competitiveness led to conflicts within the group. (Overt – Açık)
(Takımın açık rekabeti grup içinde çatışmalara neden oldu.) -
The politician’s overt racism was widely condemned. (Overt – Açık)
(Siyasetçinin açık ırkçılığı geniş çevrelerce kınandı.) -
The company’s overt commitment to sustainability was impressive. (Overt – Açık)
(Şirketin sürdürülebilirliğe açık taahhüdü etkileyiciydi.) -
The artist’s overt use of bold colors was striking. (Overt – Açık)
(Sanatçının cesur renkleri açıkça kullanması etkileyiciydi.) -
The CEO’s overt disregard for employees’ well-being caused outrage. (Overt – Açık)
(CEO’nun çalışanların refahına açıkça aldırmaması öfke yarattı.) -
The athlete’s overt determination to win was inspiring. (Overt – Açık)
(Sporcunun açıkça kazanmaya olan kararlılığı ilham vericiydi.) -
The company’s overt transparency policy was appreciated by customers. (Overt – Açık)
(Şirketin açık şeffaflık politikası müşteriler tarafından takdir edildi.) -
The professor’s overt enthusiasm for the subject was contagious. (Overt – Açık)
(Profesörün konuya açıkça du
yması bulaşıcıydı.)
-
The government’s overt surveillance policies raised concerns about privacy. (Overt – Açık)
(Hükümetin açık gözetim politikaları gizlilik endişeleri yarattı.) -
The actor’s overt charm made him a fan favorite. (Overt – Açık)
(Oyuncunun açıkça gösterdiği çekicilik onu hayranların favorisi yaptı.) -
The company’s overt efforts to reduce carbon emissions were commendable. (Overt – Açık)
(Şirketin karbon emisyonlarını azaltma konusunda açık çabaları takdir edilebilir.) -
The teacher’s overt passion for teaching inspired her students. (Overt – Açık)
(Öğretmenin öğretmeye olan açık tutkusu öğrencilerini ilham verdi.)
(Türkçe Karşılıklar Belirginleştirilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz