Overgrown İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overgrown İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overgrown

Anlamı: Aşırı büyümüş, kontrolsüz bir şekilde büyümüş

  1. The abandoned garden was completely overgrown with weeds. (Terkedilmiş bahçe yabani otlarla tamamen kaplanmıştı.)
  2. The old castle was hidden behind the overgrown trees. (Eski kale aşırı büyümüş ağaçların arkasında gizlenmişti.)
  3. The overgrown grass made it difficult to see the path. (Aşırı büyümüş çimler yolun görünmesini zorlaştırdı.)
  4. They hacked through the overgrown jungle with machetes. (Machetelerle aşırı büyümüş ormanın içinden keserek geçtiler.)
  5. The overgrown shrubs needed to be pruned. (Aşırı büyümüş çalıların budanması gerekiyordu.)
  6. The overgrown vines were crawling up the side of the building. (Aşırı büyümüş sarmaşıklar binanın yanına tırmanıyordu.)
  7. The neglected cemetery was overgrown with grass and wildflowers. (Bakımsız mezarlık otlarla ve yabani çiçeklerle kaplanmıştı.)
  8. The abandoned house was overgrown with ivy. (Terk edilmiş ev sarmaşıklarla kaplanmıştı.)
  9. The path was overgrown with brambles and thorns. (Yol, bodur çalılar ve dikenlerle kaplanmıştı.)
  10. The overgrown field was now a jungle of tall grass. (Aşırı büyümüş tarla şimdi yüksek otların bir cenneti haline gelmişti.)
  11. The overgrown garden was a haven for small animals. (Aşırı büyümüş bahçe küçük hayvanlar için bir sığınaktı.)
  12. The overgrown trail was difficult to navigate. (Aşırı büyümüş patika navigasyonu zorlaştırıyordu.)
  13. The abandoned park was overgrown and full of debris. (Terk edilmiş park aşırı büyümüş ve enkazlarla doluydu.)
  14. The overgrown forest was home to many rare species of plants and animals. (Aşırı büyümüş orman birçok nadir bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyordu.)
  15. The old ruin was almost completely overgrown with vines and weeds. (Eski harabe neredeyse tamamen sarmaşıklar ve yabani otlarla kaplanmıştı.)
  16. The overgrown hillside made for a challenging hike. (Aşırı büyümüş tepelik zorlu bir yürüyüşe neden oldu.)
  17. The abandoned factory was overgrown with moss and mold. (Terk edilmiş fabrika yosun ve küfle kaplanmıştı.)
  18. The overgrown riverbank was a popular spot for fishing. (Aşırı büyümüş nehir kıyısı balık tutmak için

tercih edilen bir yerdi.)
19. The old graveyard was overgrown with ivy and thorns. (Eski mezarlık sarmaşıklar ve dikenlerle kaplanmıştı.)

  1. The overgrown backyard was a haven for mosquitos and other pests. (Aşırı büyümüş arka bahçe sivrisinekler ve diğer zararlılar için bir sığınaktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.