Overgenerous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overgenerous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overgenerous – aşırı cömert

1. He was overgenerous with his money and spent all his savings on his friends. (O arkadaşlarına para harcarken aşırı cömertti.)
2. Her overgenerous nature often got her into financial trouble. (Aşırı cömert doğası sıklıkla onu maddi sıkıntıya sokardı.)
3. The company’s overgenerous benefits package was a major selling point for potential employees. (Şirketin aşırı cömert faydalar paketi, potansiyel çalışanlar için büyük bir satış noktasıydı.)
4. She was overgenerous with her compliments, making some people suspicious of her motives. (O övgüleriyle aşırı cömertti ve bazı insanların niyetlerine şüpheyle yaklaşmasına neden oldu.)
5. The restaurant owner’s overgenerous portions were a hit with customers. (Restoran sahibinin aşırı cömert porsiyonları, müşteriler arasında popülerdi.)
6. His overgenerous offer to pay for everyone’s dinner was met with surprise and gratitude. (Herkesin yemeğini ödemek için yaptığı aşırı cömert teklif, şaşkınlık ve minnetle karşılandı.)
7. The billionaire’s overgenerous donation to the charity was enough to fund their entire project. (Milyarderin aşırı cömert bağışı, hayır kurumunun tüm projesini finanse etmek için yeterliydi.)
8. The company’s overgenerous vacation policy was one of the reasons why employees loved working there. (Şirketin aşırı cömert tatil politikası, çalışanların orada çalışmayı sevmesinin nedenlerinden biriydi.)
9. She was overgenerous with her time and often found herself with no time for her own needs. (O, zamanıyla aşırı cömertti ve sıklıkla kendi ihtiyaçları için zamanı kalmadı.)
10. The overgenerous tips from the wealthy customers were greatly appreciated by the waitstaff. (Zengin müşterilerin aşırı cömert bahşişleri, garsonlar tarafından çok takdir edildi.)
11. His overgenerous promises of promotion to all his employees raised suspicion among his colleagues. (Tüm çalışanlarına terfi sözü vermesi, meslektaşları arasında şüphe uyandırdı.)
12. The bride’s overgenerous gift to her bridesmaids was a reflection of her appreciation for their support. (Gelinin nedimelerine yaptığı aşırı cömert hediye, onların desteği için takdirini yansıtıyordu.)
13. His overgenerous use of company resources was seen as wasteful by his superiors. (Şirket kaynaklarını aşırı cömertçe kullandığı için, üstleri tarafından savurgan olarak görüldü.)
14. The overgenerous portions at the buffet were too much for some guests to handle. (Büfede sunulan aşırı cömert porsiyonlar, bazı misafirler

için fazlaydı.)
15. The philanthropist’s overgenerous donations to various causes made a significant impact on the community. (Hayırseverin çeşitli nedenlere yaptığı aşırı cömert bağışlar, toplum üzerinde önemli bir etki yarattı.)

16. The CEO’s overgenerous salary was a point of controversy among the employees. (CEO’nun aşırı cömert maaşı, çalışanlar arasında bir tartışma konusu oldu.)
17. The overgenerous use of spices in the dish made it too spicy for some people’s taste. (Yemeğe aşırı cömert baharat kullanımı, bazı insanların tadı için çok baharatlı hale getirdi.)
18. Her overgenerous hospitality made all the guests feel welcome and comfortable. (O’nun aşırı cömert misafirperverliği, tüm konukların kendilerini hoş ve rahat hissetmelerini sağladı.)
19. The overgenerous funding from the government allowed the research project to continue for several more years. (Hükümetten gelen aşırı cömert finansman, araştırma projesinin birkaç yıl daha devam etmesine izin verdi.)
20. His overgenerous forgiveness towards those who wronged him earned him the respect of his peers. (Kendisine haksızlık yapanlara karşı aşırı cömert af tutumu, meslektaşlarının saygısını kazandırdı.)