Overbearing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overbearing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Overbearing Nedir?


Overbearing, kişinin aşırı kontrolcü, baskıcı ve baskın olması durumunu ifade eden bir kelimedir. Bu kişiler genellikle başkalarına karşı aşırı talepkar olur ve onların davranışlarını sıkı bir şekilde kontrol etmeye çalışırlar.

Örnek Cümleler:

  1. My boss is so overbearing that I can’t even take a bathroom break without her permission. (Patronum çok baskın kişilikli ki, onun izni olmadan bile tuvalet molası alamıyorum.)
  2. I can’t stand my overbearing mother-in-law who always tries to control our lives. (Kontrolü hep elinde tutmak isteyen kayınvalidem beni çok rahatsız ediyor.)
  3. My overbearing father won’t let me make any decisions for myself. (Kendim için karar almama izin vermeyen baskıcı babam beni çok sıkıyor.)
  4. The CEO’s overbearing attitude has led to a lot of employee turnover at our company. (CEO’nun baskıcı tavırları şirketimizde birçok çalışanın işten ayrılmasına neden oldu.)
  5. I feel suffocated by my overbearing partner who always wants to know my every move. (Her adımımı takip etmek isteyen baskıcı partnerimden boğuluyorum.)
  6. The overbearing teacher wouldn’t let any of the students ask questions during class. (Ders sırasında öğrencilerin hiçbirine soru sorma izni vermeyen baskıcı öğretmenimiz sinir bozucuydu.)
  7. My overbearing neighbor complains about every little noise that comes from my apartment. (Komşum, apartmanımdan gelen her küçük gürültüyü şikayet ediyor, bu da beni çok rahatsız ediyor.)
  8. The overbearing coach would never let any of the players rest during practice. (Antrenman sırasında oyuncuların hiçbirine dinlenme izni vermeyen baskıcı antrenörümüz çok sertti.)
  9. My overbearing friend always tries to make all the plans and decides where we should go. (Her zaman tüm planları yapan ve nereye gideceğimize karar veren baskıcı arkadaşım beni çok yoruyor.)
  10. The overbearing principal wouldn’t allow any changes to be made to the school’s curriculum. (Okul müdürü, okul müfredatında değişiklik yapılmasına izin vermedi.)
  11. My overbearing landlord is always checking up on me to make sure I’m following all the rules. (Kurallara uyduğumdan emin olmak için her zaman beni kontrol eden baskıcı ev sahibim beni çok rahatsız ediyor.)
  12. The overbearing client was impossible to please, no matter how much work we did for them. (Ne kadar iş yaparsak yapalım, müşterimizi memnun etmek imkansızdı.)
  13. My overbearing mother won’t let me wear anything she doesn’t approve of. (Onaylamadığı hiçbir

giyim tarzıma izin vermeyen baskıcı annem beni çok sıkıyor.)
14. The overbearing roommate always has to have the TV on at full volume, even when I’m trying to sleep. (Yüksek sesle TV izlemek isteyen baskıcı oda arkadaşım uyumaya çalışırken bile televizyonu açık tutuyor.)

  1. My overbearing coworker is always micromanaging me, even though I’m perfectly capable of doing my job. (İşimi yapabilecek durumda olduğum halde beni sürekli kontrol etmek isteyen baskıcı iş arkadaşım beni rahatsız ediyor.)
  2. The overbearing customer complained about every little detail of the product, even though it was exactly what they asked for. (Tam da istedikleri şey olan ürün hakkında bile her küçük ayrıntıyı şikayet eden baskıcı müşterimiz sinir bozucuydu.)
  3. My overbearing partner always insists on doing everything their way, even if it means disregarding my input. (Kendi yolunu her zaman takip etmek isteyen baskıcı partnerim, benim fikirlerimi göz ardı etmek anlamına gelse bile hep kendi yolunda gitmek istiyor.)
  4. The overbearing teacher would give out harsh punishments for minor infractions. (Küçük suçlar için bile sert cezalar veren baskıcı öğretmenimiz çok katıydı.)
  5. My overbearing boss always expects me to work overtime, even though I have other obligations outside of work. (İş dışındaki diğer görevlerim olduğu halde, baskıcı patronum her zaman fazla mesai yapmamı bekliyor.)
  6. The overbearing coach never gave any positive feedback to the players, which hurt their confidence. (Oyunculara herhangi bir olumlu geri bildirim vermeyen baskıcı antrenör, oyuncuların özgüvenini zedeledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.