Outrageous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outrageous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outrageous kelimesinin Türkçe anlamı:

Outrageous, Türkçe’de “çok kötü veya kabul edilemez şekilde aşırı veya abartılı” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. My neighbor’s music is so outrageous that I can’t concentrate. (Komşumun müziği o kadar kötü ki konsantre olamıyorum.)
2. It’s outrageous that the company is laying off so many employees without any notice. (Şirketin hiçbir uyarı vermeden bu kadar çok çalışanı işten çıkarması kabul edilemez.)
3. The prices at this restaurant are outrageous! (Bu restorandaki fiyatlar çok abartılı!)
4. The outrageous behavior of the fans after the game led to several arrests. (Maçtan sonra taraftarların çirkin davranışları birkaç tutuklamaya yol açtı.)
5. The politician’s outrageous remarks caused a public uproar. (Politikacının kabul edilemez açıklamaları halkta büyük bir öfke yarattı.)
6. She wore an outrageous outfit to the party, and everyone was talking about it. (Partiye çok abartılı bir kıyafetle geldi ve herkes onun hakkında konuşuyordu.)
7. The company’s decision to cut employee benefits was outrageous. (Şirketin çalışanların haklarını kısmaya karar vermesi kabul edilemezdi.)
8. It’s outrageous that he would lie to his own mother like that. (Kendi annesine böyle yalan söylemesi çok kötü.)
9. The movie’s special effects were outrageous and really added to the experience. (Filmin özel efektleri çok abartılıydı ve gerçekten deneyime katkı sağladı.)
10. The amount of money the CEO makes is outrageous compared to the average worker. (CEO’nun kazandığı para ortalamadan çok daha fazla ve kabul edilemez.)
11. The landlord’s demand for a 50% rent increase was outrageous. (Ev sahibinin %50 kira artışı talebi çok abartılıydı.)
12. The comedian’s jokes were often outrageous, but they made the audience laugh. (Komedyenin şakaları genellikle çok abartılıydı ama izleyicileri güldürdü.)
13. The company’s disregard for safety regulations was outrageous and put many employees at risk. (Şirketin güvenlik düzenlemelerine saygısızlığı kabul edilemez ve birçok çalışanı riske attı.)
14. The politician’s outrageous behavior was caught on camera and went viral. (Politikacının çirkin davranışları kameraya yansıdı ve viral oldu.)
15. The restaurant’s prices were so outrageous that we decided to eat somewhere else. (Restoranın fiyatları çok abartılıydı, bu yüzden başka bir yerde yemek yemeye karar verdik.)
16. The outrageous cost of healthcare in this country is a major issue. (Ülkedeki sağlık hizmetlerinin kabul edilemez maliyeti büyük bir sorundur.)
17. The company’s outrageous marketing tactics turned off many potential

customers. (Şirketin kabul edilemez pazarlama taktikleri birçok potansiyel müşteriyi uzaklaştırdı.)
18. The athlete’s outrageous performance broke several world records. (Sporcu inanılmaz bir performans sergiledi ve birkaç dünya rekorunu kırdı.)

19. The politician’s outrageous proposal to ban a certain religion caused a lot of controversy. (Politikacının belirli bir dini yasaklama önerisi çok tartışmalı oldu.)
20. The customer’s outrageous behavior towards the cashier was completely uncalled for. (Müşterinin kasiyere karşı gösterdiği kabul edilemez davranış tamamen gereksizdi.)

Türkçe karşılıkları ile birlikte örnek cümleler:

1. My neighbor’s music is so outrageous that I can’t concentrate. (Komşumun müziği o kadar kötü ki konsantre olamıyorum.)
2. It’s outrageous that the company is laying off so many employees without any notice. (Şirketin hiçbir uyarı vermeden bu kadar çok çalışanı işten çıkarması kabul edilemez.)
3. The prices at this restaurant are outrageous! (Bu restorandaki fiyatlar çok abartılı!)
4. The outrageous behavior of the fans after the game led to several arrests. (Maçtan sonra taraftarların çirkin davranışları birkaç tutuklamaya yol açtı.)
5. The politician’s outrageous remarks caused a public uproar. (Politikacının kabul edilemez açıklamaları halkta büyük bir öfke yarattı.)
6. She wore an outrageous outfit to the party, and everyone was talking about it. (Partiye çok abartılı bir kıyafetle geldi ve herkes onun hakkında konuşuyordu.)
7. The company’s decision to cut employee benefits was outrageous. (Şirketin çalışanların haklarını kısmaya karar vermesi kabul edilemezdi.)
8. It’s outrageous that he would lie to his own mother like that. (Kendi annesine böyle yalan söylemesi çok kötü.)
9. The movie’s special effects were outrageous and really added to the experience. (Filmin özel efektleri çok abartılıydı ve gerçekten deneyime katkı sağladı.)
10. The amount of money the CEO makes is outrageous compared to the average worker. (CEO’nun kazandığı para ortalamadan çok daha fazla ve kabul edilemez.)
11. The landlord’s demand for a 50% rent increase was outrageous. (Ev sahibinin %50 kira artışı talebi çok abartılıydı.)
12. The comedian’s jokes were often outrageous, but they made the audience laugh. (Komedyenin şakaları genellikle çok abartılıydı ama izleyicileri güldürdü.)
13. The company’s disregard for safety regulations was outrageous and put many employees at risk. (Şirketin güvenlik düzenlemelerine saygısızlığı kabul edilemez ve birçok çalışanı riske attı.)
14. The politician’s outrageous behavior was caught on camera and went viral. (Politikac