Outlive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Outlive ne demek?
Outlive, bir kişinin veya bir şeyin, diğerlerinden daha uzun süre varlığını sürdürmesi anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- My grandmother has outlived all of her siblings. (Büyükannem tüm kardeşlerinden daha uzun yaşadı.)
- The ancient temple has outlived the civilizations that built it. (Antik tapınak, onu inşa eden medeniyetleri aştı.)
- I hope I can outlive my dog, I can’t bear the thought of losing him. (Umarım köpeğimden daha uzun yaşarım, onu kaybetme düşüncesini kaldıramıyorum.)
- She outlived her husband by 20 years. (Kocasını 20 yıl daha yaşadı.)
- The company has outlived several economic recessions. (Şirket birkaç ekonomik durgunluğu aştı.)
- He may have outlived his usefulness to the team. (Takım için artık faydalı olmayabilir.)
- The tree has outlived many storms. (Ağaç birçok fırtınayı atlattı.)
- She wants to outlive her cancer diagnosis. (Kanser teşhisi koymak istiyor.)
- The traditional ways of doing things have outlived their usefulness. (Geleneksel şeyleri yapmanın faydası kalmamıştır.)
- The actress outlived her fame and popularity. (Oyuncu ün ve popülerliğini aştı.)
- He was determined to outlive his father, who died young. (Babasının genç yaşta ölmesini aşmayı kararlıydı.)
- Her talent has outlived her critics. (Yeteneği eleştirmenlerini aştı.)
- The building has outlived its usefulness and needs to be demolished. (Bina kullanışsız hale geldi ve yıkılması gerekiyor.)
- The reputation of the company has outlived its founder. (Şirketin ünü kurucusunu aştı.)
- He hopes to outlive his debts and finally be debt-free. (Borçlarını aşmayı umuyor ve sonunda borçsuz olmayı umuyor.)
- The legacy of the great artist has outlived his death. (Büyük sanatçının mirası ölümünü aştı.)
- He had outlived his usefulness as an employee and was let go. (Bir çalışan olarak faydalı olmayı aşmıştı ve işten çıkarıldı.)
- The city has outlived many disasters, including earthquakes and floods. (Şehir, depremler ve sel dahil birçok felaketi aştı.)
- The friendship between the two women has outlived their disagreements. (İki kadın arasındaki dostluk, anlaşmazlıklarını aştı.)
- The memories of the trip have outlived the actual experience. (Gezinin anıları gerçek deneyimlerini aştı.)
G
Türkçe Karşılıklar:
- Büyükannem tüm kardeşlerinden daha uzun yaşadı.
- Antik tapınak, onu inşa eden medeniyetleri aştı.
- Umarım köpeğimden daha uzun yaşarım, onu kaybetme düşüncesini kaldıramıyorum.
- Kocasını 20 yıl daha yaşadı.
- Şirket birkaç ekonomik durgunluğu aştı.
- Takım için artık faydalı olmayabilir.
- Ağaç birçok fırtınayı atlattı.
- Kanser teşhisi koymak istiyor.
- Geleneksel şeyleri yapmanın faydası kalmamıştır.
- Oyuncu ün ve popülerliğini aştı.
- Babasının genç yaşta ölmesini aşmayı kararlıydı.
- Yeteneği eleştirmenlerini aştı.
- Bina kullanışsız hale geldi ve yıkılması gerekiyor.
- Şirketin ünü kurucusunu aştı.
- Borçlarını aşmayı umuyor ve sonunda borçsuz olmayı umuyor.
- Büyük sanatçının mirası ölümünü aştı.
- Bir çalışan olarak faydalı olmayı aşmıştı ve işten çıkarıldı.
- Şehir, depremler ve sel dahil birçok felaketi aştı.
- İki kadın arasındaki dostluk, anlaşmazlıklarını aştı.
- Gezinin anıları gerçek deneyimlerini aştı.
Hemen Yorum Yaz