Out Of The Way İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Out Of The Way İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Out Of The Way İle İlgili Cümleler

Out Of The Way kelimesi Türkçe’de “yoldan çıkmış, engelleri kaldırmış, kenara çekilmiş” anlamlarına gelir.

1. Could you please move your car out of the way? – Lütfen arabasını yoldan çıkarır mısın?
2. The tree branch was blocking the path, so I had to move it out of the way. – Ağaç dalı yolu tıkıyordu, bu yüzden onu kenara çıkarmak zorunda kaldım.
3. The construction workers had to clear the debris out of the way before they could start building. – İnşaat işçileri, yapmaya başlamadan önce enkazı kaldırmak zorunda kaldılar.
4. I had to push my way out of the crowd to get to the front. – Öne geçmek için kalabalığın arasından kendime yol açmak zorunda kaldım.
5. The small boat moved out of the way of the large cargo ship. – Küçük tekne, büyük kargo gemisinin yolundan çıktı.
6. The truck had to back up to get out of the way of the fire truck. – Kamyon, itfaiye aracının yolundan çıkmak için geri gitmek zorunda kaldı.
7. The cat lazily moved out of the way when I tried to step over it. – Kedi, üstünden atlamaya çalıştığımda tembelce yoldan çıktı.
8. We had to clear the furniture out of the way before we could paint the room. – Odanın boyanabilmesi için önce mobilyaları yoldan çıkarmamız gerekiyordu.
9. The fallen tree was blocking the road, so we had to chop it up and move it out of the way. – Devrilmiş ağaç yolu tıkıyordu, bu yüzden onu parçalayıp kenara çıkarmak zorunda kaldık.
10. The hiker had to climb up the hill to get out of the way of the bear. – Yürüyüşçü, ayıdan kaçmak için tepeye tırmanmak zorunda kaldı.
11. The bus driver had to swerve to avoid the bicycle in the road. – Otobüs şoförü, yolda bisikletten kaçmak için savrulmak zorunda kaldı.
12. The car pulled over to the side of the road to let the ambulance pass by. – Araba, ambulansın geçmesine izin vermek için yolun kenarına çekildi.
13. The waiter moved the extra chair out of the way to make more room at the table. – Garson, masada daha fazla yer açmak için fazladan sandalyeyi yoldan çıkardı.
14. The dog barked at the mailman until he moved out of the way. – Köpek, postacı yoldan çıkana kadar havladı.
15. The swimmer had to dodge the floating debris in the river to get out of the way. – Yüzücü, yoldan çıkm

ak için nehirdeki yüzen enkazlardan kaçınmak zorunda kaldı.
16. The soccer player jumped out of the way of the incoming ball. – Futbolcu, gelen topun yolundan çıkmak için sıçradı.

17. The pedestrian stepped off the sidewalk to let the bicyclist pass by. – Yaya, bisikletlinin geçmesine izin vermek için kaldırımdan indi.
18. The airplane had to make an emergency landing to get out of the way of a storm. – Uçak, bir fırtınadan kaçmak için acil iniş yapmak zorunda kaldı.
19. The street performer had to move his equipment out of the way to make space for the parade. – Sokak sanatçısı, geçit törenine yer açmak için ekipmanını yoldan çıkarmak zorunda kaldı.
20. The child moved her toys out of the way so she could play with her new ones. – Çocuk, yeni oyuncaklarıyla oynayabilmesi için diğerlerini yoldan çıkardı.

—> İngilizce cümleler kalın ve mavi renkte yazılmıştır.