
Out Loud İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Out Loud İle İlgili Cümleler
Out Loud, Türkçe karşılığıyla “yüksek sesle” anlamına gelir. Aşağıda bu kelimeyle ilgili 20 örnek cümle bulabilirsiniz:
- She read the poem out loud to the class. (Sınıfa şiiri yüksek sesle okudu.)
- I like to sing out loud when I’m alone. (Yalnızken yüksek sesle şarkı söylemeyi severim.)
- The baby cried out loud all night. (Bebek bütün gece yüksek sesle ağladı.)
- He laughed out loud at the joke. (Şaka karşısında yüksek sesle güldü.)
- We cheered out loud when our team won. (Takımımız kazandığında yüksek sesle tezahürat yaptık.)
- She screamed out loud when she saw the spider. (Örümceği görünce yüksek sesle çığlık attı.)
- He talked to himself out loud while he was working. (Çalışırken yüksek sesle kendine konuştu.)
- They sang the national anthem out loud at the game. (Maçta milli marşı yüksek sesle söylediler.)
- She whispered the secret out loud by mistake. (Yanlışlıkla sırrı yüksek sesle fısıldadı.)
- The actor spoke his lines out loud to practice. (Aktör repliklerini yüksek sesle söyleyerek pratik yaptı.)
- They chanted the protest slogan out loud in the street. (Sloganı sokakta yüksek sesle tekrarladılar.)
- She shouted out loud to get her friend’s attention. (Arkadaşının dikkatini çekmek için yüksek sesle bağırdı.)
- He sang Happy Birthday out loud to his sister. (Kız kardeşine doğum günü şarkısını yüksek sesle söyledi.)
- They laughed out loud when they saw the funny video. (Komik videoyu izleyince yüksek sesle güldüler.)
- She hummed the tune out loud to remember it. (Melodiyi hatırlamak için yüksek sesle mırıldandı.)
- He recited the poem out loud to his girlfriend. (Kız arkadaşına şiiri yüksek sesle okudu.)
- They yelled out loud to warn the hikers about the bear. (Ayi hakkında yürüyüşçüleri uyarabilmek için yüksek sesle bağırdılar.)
- She sang along out loud to her favorite song. (En sevdiği şarkıya yüksek sesle eşlik etti.)
- He shouted out loud in frustration when his computer crashed. (Bilgisayarı çöktüğünde hayal kırıklığına uğrayarak yüksek sesle bağırdı.)
- They read the script out loud to practice for the play. (Oyun için pratik yapmak için senaryoyu yüksek sesle okudular.)
- She cried out loud when she received the news. (Haberleri aldığında yüksek sesle ağladı.)
- He sang the hymn out loud during the church service. (Kilisede ayin sırasında ilahiyi yüksek sesle söyledi.)
- They shouted out loud to celebrate their victory. (Zaferlerini kutlamak için yüksek sesle bağırdılar.)
- She spoke the foreign language out loud to practice her pronunciation. (Telaffuzunu geliştirmek için yabancı dilde yüksek sesle konuştu.)
- He read the instructions out loud to make sure he understood them. (Anlamak için talimatları yüksek sesle okudu.)
- They laughed out loud at the comedian’s jokes. (Komedyenin şakaları karşısında yüksek sesle güldüler.)
- She sang the lullaby out loud to put her baby to sleep. (Bebeğini uyutmak için ninniyi yüksek sesle söyledi.)
- He played his guitar out loud to entertain his friends. (Arkadaşlarını eğlendirmek için gitarını yüksek sesle çaldı.)
- They chanted the team’s name out loud to show their support. (Desteklerini göstermek için takımın adını yüksek sesle tekrarladılar.)
- She screamed out loud when she saw the horror movie. (Korku filmini izlerken yüksek sesle çığlık attı.)
Hemen Yorum Yaz