Ordnance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ordnance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ordnance Nedir?

Ordnance, askeri silahlar, mühimmat ve diğer askeri malzemeleri ifade eden bir terimdir.

Örnek Cümleler:

1. The ordnance was carefully inspected before being loaded onto the plane. (Mühimmat uçağa yüklenmeden önce dikkatle incelendi.)
2. The army’s ordnance inventory was updated regularly. (Ordu’nun mühimmat envanteri düzenli olarak güncellendi.)
3. The enemy forces had superior ordnance, putting our troops at a disadvantage. (Düşman kuvvetlerinin üstün mühimmatı, askerlerimizi dezavantajlı duruma soktu.)
4. The ordnance factory produced thousands of bullets each day. (Mühimmat fabrikası her gün binlerce mermi üretti.)
5. The ordnance officer was responsible for the safe storage of explosives. (Mühimmat subayı patlayıcıların güvenli depolanmasından sorumluydu.)
6. The tank’s main gun was loaded with high-explosive ordnance. (Tankın ana topu yüksek patlayıcı mühimmatla dolduruldu.)
7. The ordnance disposal team was called to remove the unexploded bomb. (Patlamamış bombayı kaldırmak için mühimmat imha ekibi çağrıldı.)
8. The soldiers carried a variety of ordnance, including grenades and land mines. (Askerler el bombaları ve mayınlar dahil çeşitli mühimmat taşıdılar.)
9. The enemy’s artillery fire destroyed the ordnance depot. (Düşman topçu ateşi mühimmat deposunu yok etti.)
10. The ordnance unit was responsible for maintaining and repairing the army’s weapons. (Mühimmat birimi ordu silahlarını koruma ve tamir etmekten sorumluydu.)
11. The helicopter was equipped with a variety of ordnance, including rockets and machine guns. (Helikopter roketler ve makineli tüfekler dahil çeşitli mühimmatlarla donatılmıştı.)
12. The ordnance team conducted a controlled explosion to dispose of the old ammunition. (Mühimmat ekibi eski mühimmatı imha etmek için kontrollü bir patlama gerçekleştirdi.)
13. The ordnance sergeant was in charge of issuing weapons and ammunition to the troops. (Mühimmat astsubayı askerlere silah ve mühimmat dağıtmaktan sorumluydu.)
14. The soldiers had to carry heavy loads of ordnance during the long march. (Askerler uzun yürüyüş sırasında ağır mühimmat yükleri taşıdılar.)
15. The ordnance corps played a critical role in supporting the infantry during the battle. (Mühimmat kolu savaş sırasında piyade birliğini desteklemede kritik bir rol oynadı.)
16. The enemy’s superior ordnance gave them a significant advantage on the battlefield. (Düşmanın üstün mühimmatı, savaş

alanında önemli bir avantaj sağladı.)
17. The ordnance depot was heavily guarded to prevent theft or sabotage. (Mühimmat deposu hırsızlık veya sabotajı önlemek için yoğun bir şekilde korunuyordu.)

18. The soldiers had to undergo extensive training to learn how to handle different types of ordnance safely. (Askerler farklı türlerdeki mühimmatları güvenli bir şekilde nasıl kullanacaklarını öğrenmek için kapsamlı bir eğitimden geçmek zorunda kaldılar.)
19. The ordnance factory employed thousands of workers to meet the demand for military equipment. (Mühimmat fabrikası askeri teçhizat talebini karşılamak için binlerce işçi istihdam etti.)
20. The ordnance officer was responsible for ensuring that all weapons and ammunition were accounted for and properly stored. (Mühimmat subayı tüm silah ve mühimmatların hesaplandığından ve doğru şekilde depolandığından emin olmaktan sorumluydu.)